Mehmet Göncü
13 Mayıs 2008
9 Mayıs 2008 tarihinde vefat ederek aramızdan ayrılan değerli insan, Zeki Coşkun amca ile sebepten akraba idik. Bu nedenle; zaman, zaman kendisini ziyaret eder ve bilgi yüklü sohbetinden istifade etme şansına ve şerefine nail olurdum.
Zeki amca Urfa’mızın bir arşivi gibiydi. Urfa ve dünya tarihini çok iyi bilirdi. O cumhuriyet ve demokrasi mefkûresiyle yetişmiş bir aydın ve bir halk bilgesiydi. Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi onun kadar güzel anlatan ve yorumlayan birine bugüne karan hiç rastlamadım desem mübalağa etmiş sayılmam.
Hayatı bizatihi yaşayarak öğrenen Zeki amca, devlet hizmetinde de uzun yıllar bulunmuş. Nahiye Müdürlüğü, Vilayet Yazı ışleri Müdürlüğü gibi hassasiyet isteyen işlerde Müdür olarak çalışmıştı. Dürüstlüğü, vakar ve tevazusu kendisini tanıyanlar tarafından anlatılır ve örnek alınması gereken bir kişilik olarak önerilirdi. Sürekli okuyup yazan müteveffanın çok güzel şiirleri de vardı. ‘Kader’ adlı lirik bir şiirini kendisinin sesinden dinlerken, Evrenin, varoluşunun ve insanoğlunun bu gezegendeki gizemli macerasının bir özetini, akıl, mantık ve bilim ışığında algılar ve yaşıyormuş gibi olurdunuz. Zeki amcanın yaşam felsefesinde bağnazlığın hiçbir boyutuna yer yoktu. Daima ifrat ve tefritten kaçınmış ve bu düşüncesini sürekli bir davranış biçimi haline getirmişti.
Rahmetliyi son olarak iki yıl önce Gazetemiz Yazı ışleri Müdiresi Sayın Ebru Okutan Akalın’la birlikte tülmen köyündeki yazlık evinde ziyaret etmiştik. Kendisini fıstık bahçesinde ağaçlar arasında çalışırken gördük. Hemen bizi eve davet etti. ış giysilerini değiştirip, takım elbise ve kravatını takıp yanımıza geldi. Getirdiğimiz hediyeyi kabul edip, o da bizlere çeşitli hediye ve ikramlarda bulundu.
O gün için 88 yaşında olan bir şahıstan, biz gerçekten adabı muaşeret kaidelerine nasıl uyulması gerektiğini, töremiz gereği olarak ta konukların nasıl karşılanacağını ve nasıl ağırlanacağını kendisinin örnek davranışlarından bir kere daha yaşayarak bilgilerimizi tazeledik. Öte yandan; Zeki amca bir doğa aşığıydı. Yaşamı boyunca yüzlerce, binlerce meyveli ağaç yetiştirdi. Çevresince hep örnek alınacak bir kişi olarak tanındı.
ıyi bir aile babası olarak ta insanlığa ve topluma çok faydalı evlatlar yetiştirdi.
Neticede o da her fani gibi doğdu, yaşadı ve bu dünyadan göçüp gitti.
Kendisine ulu yaratıcıdan rahmet ve mağfiret diliyorum. Cenabı hak kederli ailesine ve dostlarına sabrı cemil ihsan etsin.
Bu yazımı değerli büyük insanın aziz hatırasını anmak için kaleme aldım. Ancak kıymetli bir dosttan ayrılmanın içimdeki ızdırabını da büyük ozan Yunus’un şu dizeleri ile dindirmeye çalıştım:
Bu dünyaya gelen kişi, ahir yine gitse gerek,
Misafirdir vatanına, bir gün sefer etse gerek”
Bu dünyadan göçer olduk, kalanlara selam olsun..
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…