Mehmet Göncü
21 Şubat 2008
Bilindiği gibi 2007 yılında ilimizdeki Tektek dağları, Çevre ve Orman Bakanlığı uzmanlar heyetinin bir çok inceleme ve araştırmalarından sonra Milli Park olarak ilân edildi.
Allah (c.c.) memleketimize ve ülkemize hayırlı etsin. Bu güzel işte emeği geçen başta Sayın Valimiz Yusuf Yavaşcan olmak üzere değerli milletvekillerimizi ve şanlıurfa Vakfı yöneticilerini yürekten kutluyorum.
Milli Parkın bir Mastır Planla ancak yaşamsal anlamda bir konuma getirileceği hususunu biliyoruz.
ışte yapılmakta olan bu planın bir an önce uygulamaya konulması gerekiyor. Sayın Valimizin bu konudaki hassasiyetini ve çalışmalarını biliyor ve duyuyoruz. Bu anlamda Sayın milletvekillerimizin de olumlu girişimlerde bulunacağına inanıyorum. Ama bu hususun gerçekten çok aciliyeti var.
Bu alanların Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ilimiz bölge Müdürlüğü kuruluşuna geç kalınmadan devri gerekiyor. Bu devir-teslimin Tektek dağlarının yeni konumuna daha olumlu katkılar sağlayacağının inancındayım.. ısterseniz, bu güzel dağlarla ilgili olarak 25 Nisan 2002 tarihinde yazdığım bir makaleyi tekrar okuyalım ve yorumlayalım, bakalım o günden bu güne neler değişmiş:
TEKTEK DAğLARI MıLLı PARK OLABıLıR Mı?
“Geçenlerde bazı basın mensupları ile birlikte şanlıurfa Köy Hizmetleri Enstitüsü Müdürü Dr. Sebahattin Çelik beyin çağrısı üzerine Tektek dağlarını gidip gezdik. Tektek dağları, kuzeyden güneye doğru uzanan kıvrımlı bir dağ silsilesidir. Güneyde Suriye sınırına kadar dayanan dağların büyük bir bölümünde ormanlar tahrip edilmiştir. Ancak 28.500 dekarlık bir alanda menengiç ormanı korunabilmiştir. Bu alan 1962 yılından beri, aşıyla fıstığa dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Dağların bitki örtüsü çoğunluğu endemik olan bir floraya sahiptir. çeşitli çiçekleri izlerken kendimizi bir renk çümbüşü içinde bulduk. Tarihi geçmişi birçok uygarlıklara mekân olmuş bu yerlerin çevresinin eski ihtişamına kavuşup daha önce varolan şimdi şarkılarda kalan ceylanları, keklikleri, tavşanları ve oklu kirpileri geri getirebilme şansımızın olup olmadığı hususunu aramızda konuşurken aklımıza milli park fikri geldi. Ben şahsen araştırdım; bir bölgenin milli park olabilmesi için o yerin tabiat varlıklarının yanı sıra kültür varlıklarının da olması gerekir. Söz konusu bölge bu bakımından çok zengindir. Senem Mağaraları, şuayıp şehri, Somata, r Cimdin Kalesi, Kızların Kasrı, Karahisar ve Hanelbağrur gibi yerler kültür varlıkları özelliğine sahip yerlerden bir kaçıdır. Bu ören yerleri ve kervansaraylar bölgeyi antik bir yer olarak nitelendirir. Kanaatindeyim. Tektek dağları, Harran Ovasının yer altı suyunu da besleyen en önemli kaynaklardır. Araştırma görevlilerinin yaptığı (deneme çalışmaları) sonucu yamaç arazide 2000 civarında çam ağacı , 5 dekar bağ, 5 dekar zeytin, 3 dekar nar, 5 dekar fıstık, 10 dekar kayısı, badem armut, erik, incir, dut,karışık meyve bahçesi yetiştirmek mümkün olmuştur.
Çok boyutlu turizm potansiyeline de sahip bölgenin milli park olabilmesi hususu ilgili ve yetkili uzmanların işidir. Biz aklımızdan geçeni söyledik.
Tektek dağlarından çok etkilendim ve bu hususta bende bir şiir karaladım ve şiirimi bu yerleri gözü gibi koruma mücadelesi veren, köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsünün tüm personeline ve değerli müdürleri Dr. Sebahattin Çelik beye armağan ediyorum:
TEKTEK DAğLARINDA ıLKBAHAR
şakşakolar, papatyalar açanda,
Rüstem deresinde sular çoşanda,
Bülbüller de daldan dala konanda,
Tekteklere sen hoş geldin,
Tabiatın güzel kızı ilkbahar.
şahinlerin yükseklerde uçanda,
Tavşanların sağa sola kaçanda,
Çiçeklerin hoş kokular saçanda,
Tekteklere sen hoş geldin
Tabiatın güzel kızı ilkbahar.
Menegiçler, fıstıklığa dönende,
Dağlarını dumanların saranda
Ceylanların şarkılarda kalanda,
Tekteklere sen hoş geldin,
Tabiatın güzel kızı ilkbahar..
Mehmet Göncü (25.4.2002/şanlıurfa)