Mehmet Göncü
20 Şubat 2008
Bu “Kirşan peştamal” öyküsünü rahmetli amcam Mehmet Nuri’den dinlemiştim. Hikâye şöyledir:
Vaktiyle şehrin birinde çok zengin bir adam yaşarmış. Bu adamın hayat arkadaşı olan eşi, bir gün kendisinden bir kirşan peştamal almasını ister. Adam bu isteği duymamış gibi yaparak eşinin isteğini dolaylı bir şekilde kibarca red eder.
Aradan uzun bir zaman geçer. Evin hanımı, bir akşam kocasına isteğini tekrarlar ve ilaveten şunları söyler: “Ben sizden kirşan peştamal istemiştim. Ama siz bana almadınız. Fakat, bugün hamamda gördüm. Bizim mahallede oturan fakir bir aile var. Bu aile yaşamlarını gün kazanıp, gün yiyerek ancak sürdürebiliyorlar. ışte bu ailenin beyi eşine kirşan peştamal almış, bu nedenle; Ben de kirşan peştamal istiyorum” diyerek talebini tekrarlar.
Ancak; bu konuşmaya rağmen, evin beyi yine sessiz kalarak, eşine hiçbir cevap vermez. Kadın de istemini tekrarlamaz.
Ertesi gün, bu zengin adam, gidip karısına kirşan peştamal alan şahsı görür ve adama şöyle söyler: “Arkadaş dün akşam eşimden duydum, hanımına bir kirşan peştamal almışsın, güle güle sağlıkla giysin, buna bir şey demeye hakkımız yok. Ancak senden rica ediyorum; bu peştemalı evinde kullansın,. Umumi yerde bu peştemalı kullanmasın. Zira; bu peştemalı gören kadınlar, akşam kocalarını rahatsız edip bu peştemalden isteyebilirler. Gücü olan var, olmayan var. Basit ve önemsiz bir konu ile topluma rahatsızlık vermeye kimsenin hakkı yoktur. Keza; insanların kıskançlık duygularını kabartmamak bir ahlaki kuraldır. Toplumsal ahlak bunu gerektirir. Sana bu peştamal’ın 50 misli tutarındaki parayı şimdi vereceğim, eşin lütfen bir daha evin dışında bu peştemalı kullanmasın..”
Bu öyküyü niye kaleme aldım biliyor musunuz?
Son günlerde televizyon kanallarına yansıyan sünnet, düğün, nişan gibi kutlama olaylarındaki abartılı takı merasimlerini, çantayla, bavulla havaya para savrulmasını tamamen gösterişten ibaret bu tür kutlamaları beğenmediğim için eleştiri anlamında yazdım. Allah versin, kimsenin zenginliğinde gözümüz yok. Ancak; varsıllıklarını televizyonlara yansıtıp halkın kıskançlık duygularını körüklemeye de hiç gerek yoktur.. Binlerce aile çocuklarını mütevazi bir şekilde yuva sahibi yapmaya çalışırken, ülke genelinde medyaya yansıyan bu abartılı kutlamalar gerçekten hiç hoş olmuyor. Neyse ki öykümüzdeki gibi toplumsal duyarlılıkları olan zenginlerimiz günümüzde de var ve ben, bu tür mütevazi, gösterişten uzak, hayır sahibi bir çok varlıklı insan da tanıyorum.
Bu günkü yazımı, rahmetli babamın bir sözüyle bitirmek istiyorum. “Abartılı gösterişten uzak dur. Daima azla yetinip onunla mutlu olmaya çalış. Zira; kanaat en büyük hazinedir” derdi.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…
Not: Kirşan peştamal (Çizgiler halinde simle süslenmiş, örtünme için kullanılan bez kumaş)