Mehmet Göncü
17 Mayıs 2007
07-13 Mayıs Vakıflar Haftası, şanlıurfa ve Adıyaman illerinde de çeşitli etkinliklerle kutlandı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün “Vakıf Medeniyeti Çevre Yılı” olarak 2007 yılını seçmiş olması, gerçekten günümüzde meydana gelen çok boyutlu çevre sorunlarının tartışıldığı bir zamana rastlaması gayet anlamlı ve faydalı olmuştur.
Bu manada; şanlıurfa Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün ilimizde ikâmet eden bir grup çevreci, şair, tarihçi ve gazete köşe yazarları ile yaptığı sohbet toplantılarının birine ben de katıldım.
Toplantıda günün mana ve ehemiyetine göre çok güzel şiirler ve gazeller okundu ve açıklamalar yapıldı.
Özellikle Bölge Müdürümüz Sayın Arif Çelik beyin ve Vakıf şube Müdürümüz şair ve Yazar Sayın Mehmet Kurtoğlu’nun vakıflarla ilgili açıklamalarından ziyadesiyle faydalandık ve çok boyutlu bilgi sahibi olduk.
Hafta ile ilgili dağıtılan program davetiyelerinin bir bölümünde bulunan “Fatih’in Çevre Fermanı”ndan ben şahsen çok etkilendim.
Çağlar açıp kapıyan cennet mekân bu cihan Padişah’ının, yukarıda adı bilinen ve örnek olması gereken fermanını siz değerli okuyucularımın bilgisine sunmaktan mutluluk duyacağım:
“Ben ki ıstanbul Fatihi Abd-i aciz Fatih Sultan Mehmed…”
“Bizatihi alın terimle kazanmış olduğum akçelerimle satın aldığım ıstanbul’un Taşlık mevkiinde kain ma’lumu’l-hudut olan 136 bab dükkanımı aşağıdaki şartlar muvacehesinde vakf-ı sahih eylerim”
“şöyle ki; Bu gayr-ı menkulatımdan elde olunacak nemaralarla ıstanbul’un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim. Bunlar ki, ellerinde bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu halde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezeler. Bu sokaklara tükürenlerin üzerine bu tozu dökeler ki yevmiye 20’şer akçe alsınlar.”
“Ayrıca 10 cerrah, 10 tabip ve 3 de yara sarıcı tayin ve nasb eyledim. Bunlar ki ayın belli günlerinde ıstanbul’a çıkalar, bila istisna her kapıyı vuralar ve evde hasta olup olmadığını soralar. Var ise şifası orada mümkün ise şifayab olalar, değil ise kendilerinden hiçbir karşılık beklemeksizin hastanelere kaldırılarak orada salah bulduralar”
“Maazallah herhangi bir gıda maddesi buhranı da vaki olabilir. Böyle bir hal karşısında bırakmış olduğum 100 silah, ehl-i erbaba verile, Bunlar ki hayvanat-ı vahşiyyenin yumurtada veya yavruda olmadığı sıralarda Balkanlara çıkıp avlanabilir ki zinhar hastalarımızı gıdasız bırakmayalım”
“Ayrıca külliyemde bina ve inşa eylediğim imarethanede şehit ve şühedanın harimleri ve Medine-i ıstanbul fukarası yemek yiyeler. Ancak yemek yemeye veya almaya bizatihi kendüleri gelmeyüp yemekleri güneşin loş bir karanlığında ve kimse görmeden kapalı kapılar içerisinde evlerine götürüle.”
Açıklamalar:
Abd-i aciz: Aciz kul
Bizatihi: şahsen
Vakf-ı sahih: Doğru vakıf
Nemâralarla: Gelirlerle
Balkanlar: Ormanlık-dağ-yaban
Medine-i ıstanbul: ıstanbul şehri
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.