Urfa’nın tarihi ve turistik
yönden çok yüksek potansiyele sahip olduğu ne yazık ki büyük bir gerçek. Bir
şehir düşünün ki altı tarih üstü tarih. Herhangi bir şey
için kazı yapılıyor, yerden tarih fışkırıyor. Lahit mezar, mozaik, daha neler
neler. Bu malzemeleri koyacak yerimiz kalmadı. Yanı başımızda 12
bin yıllık Göbeklitepe tapınakları ortaya çıkarıldı. Burayı nasıl
koruyacağımızı ve nasıl tanıtacağımızı da bilemiyoruz.

Bir şehirde bu kadar tarihi eser
olması da bir dezavantaj herhalde, çünkü hangisine yetişeceğimizi de
bilemiyoruz. Tanıtmayı bırakın, onlara yetişmek bile büyük sorun. Eseri tespit
etmek, yerinde korumak çok zor. 10 km. güneydeki Deyr Yakup Manastırı
kalıntıları ve yanındaki kule mezarın civarı defineciler tarafından delik deşik
edilmiş durumda. Cumhuriyetten bu yana bu alan turizme kazandırılamadı.

Harran keza son yıllarda muhteşem
kaymakamı sayesinde ayakta durmaya çalışıyor. Harran’dan çıkın, Bazda
Mağaraları, çevre düzenlemesi yapılıp turizme kazandırılamadı. Az ötedeki Han
el-Ba‘rur Kervansarayı, restore edilip turizme kazandırılamadı. Aynı güzergâhtaki
Şuayp Şehir kalıntılarında çevre düzenlemesi yapılıp turizme kazandırılamadı.
15 km. kuzeye gidin, Soğmatar antik şehir kalıntıları turizme kazandırılamadı.
Keza Harran’dan çıkıp Soğmatar şehir kalıntılarına kadar yol üzerinde doğal
ihtiyacı gidermek için bir WC bulamazsınız. Urfa’ya gelinceye kadar
ihtiyacınızı tutmak zorundasınız.

Şehrin içi şehir dışında çok iyi
durumda değil. En gözde mekân Balıklıgöl-Dergâh Platosu’nun durumu ortada.
Esnafla konuşun bakın neler diyor…

Niyetimiz kimseyi kötülemek ve
yargılamak değil. Öyle bir konumda da değiliz. Yeni valimizle birlikte yeni
umutlar taşıdığımızı da belirtmek istiyoruz. Yeni valimizin Urfa’nın bu tarihi mekânları
mutlaka gezmesi, not alması ve acilen neler yapılması gerektiği konusunda
bilgilendirilmesi lazım. Urfa, sanayi trenini kaçırdığını biliyoruz. Turizm
Urfa için tek ekmek kapısıdır. Bu kapıyı iyi kullanamazsak bunu da kaybederiz.

Yeni valimizin Urfa’ya sahip
çıkması dileğiyle…