Ömer Elçi
12 Mart 2008
Babasından, kardeşlerinden, kocasından, kocasının yakınlarından, çocuklarından yaşamı boyunca birçok kereler dayak yiyebilen;
Genç kızlıktan itibaren tacizlere, tecavüzlere karşı her zaman kendini korumak zorunda kalabilen;
Ailesi içindeyken ve evlilikle beraber kocası; kocasının yakınları tarafınca her şart altında evin hizmetçisi görülebilen;
Zorla evlendirilen, törelere karşı gelemeyen; geldiğinde rahatlıkla öldürülebilen;
Çoğunlukla miras hakkı olmayan, düşüncelerini açıkladığında “saçı uzun, aklı kısa” aşağılanmalarını yaşamında yüzlerce kez yaşayabilen;
Çocuğu olmaması durumunda kocasından önce kısırlıkla suçlanan, erkek çocuğu doğurmadığında ise kuma ile yaşamak zorunda kalabilen;
Kocası, kocasının yakınları tarafından bile kendi öz annesi, babası veya kardeşleri ile izin alamadan görüşemeyen;
Yaşamının her evresinde kendi hemcinsleri ve erkekler tarafından sürekli gözetlenen; dedikodulara kurban gidebilen ve erkeklerce olduğu kadar kadınlarca da “el kiridir” yargılamasıyla yargılanabilen;
En ağır şartlarda ve ortamlarda çalışsa bile her zaman ve şart altında erkeğe karşı dişilik vazifesini yerine getirmesi gereken bir dişil görülebilen;
Genç kızlıktan itibaren yaşamda var oluş nedeninin erkeği rahatlatmak olduğu ve orgazm olmanın günah, suç olduğuna şartlandırılan;
Dünyada her türlü özgürlüğün ve başarının erkeklere ait olduğunu inanan erkeklere ve kendi hemcinslerine karşıda mücadele etmek zorunda kalabilen;
Okutulmak istenmeyen, okuma özgürlükleri ve iş özgürlükleri erkekler ve kendi hemcinsleri tarafından kısıtlanılmaya çalışılan;
Genç kızlıktan itibaren bazı ülkelerde sünnet edilen, bazı ülkelerde çarşafa ve burkaya sokulan; bazı ülkelerde ise daha genç kızlığa adım atamadan seks kölesi olarak erkeklere pazarlanan; fahişeliğe zorlanabilen;
Onlarca daha aşağılayıcı oluşumu kadının yaşamında görebilirsiniz.
Kadının adı var ama kadın erkek eşitliği, özgürlüğü, birey olma hakkı için çok uğraş gerek…
Kadının adı var sadece yaşamda dünyanın birçok yerinde…
ıyi, güzel şeyler yok mu?
Elbette ki var ama devede kulak…
*
Erkeğin beyninde dakika içinde defalarca cinsel obje geçebilen, erkeğin her türlü fantezisini yerine getirmek zorunda bırakılabilen ve kendi hemcinsleri tarafından da erkeklerin aşk kölesi olması istenen kadınlar günü bir günlüğüne sembolik, göz boyamacı etkinliklerle kutlandı.
Türkiye kadın erkek eşitliği sıralamasında dünya genelinde 112. sırada.
Erkeğin egemen olduğu dünyada karılık bir adım ileri, iki adım geri şeklinde sürüyor ve sürecek gibi…
Kadın olmak zor…
Erkekler kadını eziyor…
Kadınlar kadını eziyor…
Ev kölesi, iş kölesi, seks kölesi kadınlara bir günlüğüne olsa da belki mesajlar çekildi” gününüz kutlu olsun” dendi.
Belki birer karanfil, gül verildi.
Gül, karanfil verilirken yaşam hak ve özgürlüklerinin, sevgi, saygı; birey olma haklarının içinde bile erkek egemenliğinin asliliği ve erkekler için var oldukları; olmaları gerektiğe de farklı mesajlarla bir kez daha anımsatılmış oldu.
Bir günlüğüne de olsa yazılı ve görsel medyada kadın sorunları birazcık(havanda su dövme) tartışıldı…
Dünya kadınlar gününde yine dünyanın her tarafında kadınlar dövüldü, tacizlere, tecavüzlere uğrarken erkekler özgürlüğün; kadınlar özgürsüzlüğün olgularını bir kez daha yaşadı…
Kadının adı oldu dünyanın birçok ülkesinde yine erkeklerin egemenliğinde 2008de de..
Bir dünya kadınlar günü daha kutlandı erkeklerin yönlendirme ve planlamalarıyla; bıyık altı gülümsemeleriyle…
Sözün özü yaşamda kadın olmak zor…