Mehmet Göncü
26 Mart 2014
Normal
0
21
false
false
false
MicrosoftInternetExplorer4
Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi her yıl 18 Mart’la 24 Mart arasındaki günler
yaşlılara saygı haftası olarak çeşitli etkinliklerle kutlanır. Özellikle yaşlı
bakım yurtları ziyaret edilir.
Benim
gençlik yıllarımdan biliyorum. Eskiden hiçbir aile yaşlılarını bakım yurtlarına
veya evlerine vermezlerdi. Ailenin yetişkinleri yaşlı büyüklerin sıcak
yuvalarında çocukları, torunları ile birlikte aynı mekanda oturarak bakımlarını
yaparlardı.
Böylelikle
son ömürlerini yaşayan büyüklerine karşı saygı ve sadakatlerini göstermiş
olurlardı.
Ancak
hiçbir kimsesi olmayan yaşlılar, yüce ALLAH (cc) büyük devletimize ve aziz
milletimize zeval vermesin, o zaman resmi ve özel bakım kurumlarına bırakılır
ve orada her türlü bakımları yapılırdı.
Sevgili
okuyucularım, bilindiği gibi herkes bir gün yaşlanacaktır. Bu husus hiçbir
zaman akıldan çıkarılmamalı ona göre yaşlılarımıza davranmalıyız.
Unutmayalım
ki; yaşlılarımızın çocuklar gibi şefkat, merhamet, sevgi ve saygıya daha çok
ihtiyaçları vardır.
Ey
genç insan, unutma ki, sende mutlak bir gün yaşlanacaksın, ömür dediğin bir
rüzgar gibi gelip geçer ve de bir kuş gibi de uçar gider. Tekrar unutma ki,
hayatta ne ekersen onu biçersin.
Bu
manada şair Kul Hüseyin’in yazdığı “Yaş Destanı” isimli şiirini kıymetli
yorumlarınıza sunuyorum.
YAŞ
DESTANI
Adem
oğlu bu dünyaya gelince
Taze
açılmış bir fidana benzer
Bir
yaşına da kadem basınca
Bülbül
gibi şakır, gülşene benzer
İki yaşında da kalkar oturur
Üç yaşında çok manalar getürür
Dört yaşında hamaylisin götürür
Beş yaşında bağ-u bostana benzer
Altısında
fehmeder hep düşünü
Yedisinde
düşürür ön dişini
Sekizinde
fehmeder her işini
Dokuzunda
mah-ı tâbana benzer
On yaşında taze güldür, kokulur
On birinde gonca güldür açılır
On ikide boy gösterir seçilir
On üçünde serv-i revâna benzer
On
dördünde mahbupluğu çağıdır
On
beşinde gören aklın dağıdır
On
altıda sanki cennet bağıdır
On
yedide kaşlar kemana benzer
On sekizinde fehmeder arını
O dokuzda gözetir şikarını
Yirmisinde
kimse bilmez sırrını
Talimini
almış şahana benzer
Yirmi beşinde bir hoşça görünür
Otuzunda akan sudur, durulur
Otuz beşte meclislerde anılır
Balına karışmış irfana benzer
Kır
yaşında gazel gibi bağlarda
Kır
beşinde günahına ağlar da
Ellisinde
Subhan’a bel bağlar da
Yüklenmiş
yükünü, kervana benzer
Elli beşde ettikleri düş olur
Altmışında pirlik gelir, kış
olur
Altmış beşinde gözleri yaş
olur
Dağ başına çıkmış günşana
benzer
Yetmişinde
ağrı iner dizine
Yetmiş
beşde duman çöker gözüne
Sekseninde
kimse bakmaz yüzüne
Baykuşlar
oturmuş virana benzer
Seksenbeşinde beli bükülünce
Doksanında defteri dürülünce
Doksan beşinde ömrü serilince
Kul Hüseyin yüz yaşına
varınca
Denesi savrulmuş harmana
benzer
Fehmeder:
Anlar Mah-ı taban: Parlak ay Serv-i revan: Salınarak yürüyen-Mahbupluk:
Sevilme, güzellik- Keman: Yay Ar: Utanma
Şikar: Av-Kadem: Ayak Hamayli: Boyna
asılan küçük dua kesesi Tevekkül: Alın
yazısına inanma Günşan: Güne dönen, ay çiçeği
Kaynak:
Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi 2- 16.
Yüzyıl (İsmail Özmen/ T,C.Kültür
Bakanlığı yayınları)