Mehmet Göncü
7 Mayıs 2009
Her yıl 24 Nisan’da tekrarlanır bu seçme sapan “Sözde Ermeni soykırım iddiası”.. Doğrusunu söylemek gerekirse başta Amerika, Kanada, Fransa olmak üzere, bazı ufak tefek ülkelerin bu sözde soykırım iddiasını her fırsatta ülkemiz aleyhine bir şantaj gibi kullanmalarından bıktık artık.
Şimdi soruyorum:
Nedir bu 24 Nisan 1915’te meydana geldiği iddia edilen bu sözde ermeni soykırım iddiası?
Bazı tarih bilmez ülkelere göre, Osmanlı devleti 24 Nisan 1915 tarihinde Ermenileri zorla hicrete tabi tutmuş ve güya soykırım yapmışmış. Bu sözde iddiayı ortaya atan tarih bilmezler birde bu hususta parlamentolarında yasa çıkararak veya çıkarmaya çalışarak kanunla tarih yazmaya kalkışıyorlar ve gerçekten de gülünç duruma düşüyorlar.
O günlerde bu konuda meydana gelen olayları tarihin gerçek sayfalarından okuyanlar, 24 Nisan 1915’te böyle bir olayın iddia edildiği gibi meydana gelmediğini öğreneceklerdir.
Ben şahsen bu hususta yabancı kaynaklar dahil en az on beş kitap, yüzlerce makale okumuşum ve ayrıca yaşım gereği 40-50 sene öncesine kadar hayatta olan ve bazı olayları bizzat yaşamış bulunan Ermenilerle ve Müslüman Türk ahaliyle konuşmuş biriyim. Somut donelerle belgeleniyor ki, iddia edildiği gibi 24 Nisan 1915 tarihinde ne bir tehcir ve ne de bir sözde soykırım olayı meydana gelmemiştir.
Bana göre ve gerçekten bu iddianın sahipleri ya tarih bilmiyorlar, ya da kasten bilmiyor gibi davranıyorlar.
Bunlar, Osmanlı, Rus ve Ermeni arşivlerini iyi niyetle tarafsız olarak incelediklerinde yanıldıklarını veyahut ta kasten yanıltıldıklarını anlayacaklardır.
Tarihi belgelere göre, olayın aslı astarı kısaca şöyledir; Birinci Dünya Savaşı sırasında ve daha öncesinde Osmanlı devletini parçalamak isteyen emperyalist ülkeler başta Çarlık Rusya olmak üzere doğudan Akdeniz’e inmek için bir koridor açmak isterler. Bu nedenle daha ziyade doğu illerinde yaşayan Ermenileri kışkırtıp devlete karşı silahlı isyana teşvik ederler ve bu amaçla da bazı Ermenilere silahlı örgütler kurdurturlar.
İşte bu örgütler “RAMGAVAR”, “VANİSALİSAS”, “TAŞNAKSİYON” ve “HINCAK” isimleri altında şiddet hareketlerine başladılar. Maraş’ta, Zeytunlu’da, Adana’da, Saimbeyli’de, Doğu Anadolu’da, Van’da katliamlar yaptılar. Ben Van’da “ZEVE” şehitliğini gezmiş biriyim. Tarih bilmeyenler gidip buraları gezsinler. Öte yandan Ermeni terör örgütlerinin yaptıklarından devlete sadık Ermeniler de çok çektiler. Örneğin; İbrahim Arvasi “Tarihi hakikatler” isimli kitabında açık açık belirtiyor ki, devlete sadık Ermeni tebayı korkutmak ve cezalandırmak için bu Ermeni terör çeteleri aralarında kura çekerler. Kurayı çeken, cezalandırılacak olan babası da olsa gidip babasını öldürürmüş..
24 Nisan 1915’e gelmeden önce yukarıda bahsettiğim, Ermeni Terör Örgütleri Van’da 1914 Yılının Kasım ayında bir isyan başlattılar. Ve Çarlık Rusya Ordularıyla birlikte, Başkale’den girerek 30 bin Vanlıyı katlettiler. Ve o bölgede ki Ağrı, Patnos, Erciş, Adilcavaz, Ahlat,Tatvan, Gevaş, Başkale, Hakkari, Norşin, Bitlis gibi yerleşim alanlarından güneye ve güney batıya hicret eden Ermeni ve Rusların mezaliminden kaçan Müslüman ahali sayısı yüzbinleri aşmaktadır. Bu ahalinin büyük bir bölümü Ermeni çetelerinin saldırısı sonucu veyahut kolera, tifo gibi hastalıklardan ölmüşlerdir. Dikkat edin bu olay 1914’ün Kasım ayından itibarendir. Demek ki; 24 Nisan 1915’ten önce tehcire maruz kalan gerçek halk Müslüman Türk halkıdır. Olayları kare, kare değerlendirenler büyük bir yanılgı içindedirler. Bu olay bir bütün olarak tarihçi ve hukukçu uzmanların oluşturacakları bir komisyonla anlaşılabilecektir. Yoksa, taraf olmayan, devletlerin siyasi tercihlerine göre tarih yazılmaz.
Nihayet; Osmanlı devleti bu olayların değerlendirilmesi sonucunda 24 Nisan 1915 tarihinde Osmanlı devleti işte bu zalim Ermeni terör örgütlerinin ele başlarını yakalayıp tutuklamaya karar verir ve bir kısım Ermeni teröristi de yakalar. Bunların sayısı 300 civarındadır. Bu teröristler devletin adli mercilerinde adil bir şekilde yargılanmışlardır. Yani 24 Nisan’da bir tehcir veya sözde bir kıyım olmamıştır.
15 Mayıs 1915 tarihinde Osmanlı devleti, savaş koşulları nedeni ile devlete sadık Ermeni tebayı yine Ermeni çetelerin şerrinden korumak için Suriye’de Şam eyaletine geçici olarak iskâna tabi tutmak için karar almış. 1 Haziran 1915 tarihinde yürürlüğe giren bir iskân yasası çıkarmışlardır.
Bu yasaya göre, Ermenilerin malları, mülkleri teminat altına alınmıştır. Ayrıca bütün iller tehcire tabi tutulmamıştır. Tehcire tabi tutulanlar, Suriye’de Ermeni muhibbi olarak bilinen Cemal Paşanın himayelerinde iş-güç sahibi olmuşlar, halen onların torunları, Şam’da, Beyrut’ta, Halep’te birer zengin iş adamı olarak yaşıyorlar. Bir kısmı da 1918 Mondoros mütarekesinden sonra memleketlerine dönüp, evlerine barklarına yerleştiler. Tehcir esnasında ihmali görülen bazı görevliler ise o tarihte yargılanıp cezalandırılmışlardır. İşte bahse konu 1915 olayları. Kısaca bu şekilde gelişmiştir. İleriki yazılarımızda bu konuyu tafsilatlı bir şekilde kaleme almayı düşünüyorum…
Esasen Çarlık Rusya’nın Doğu Anadoluyu işgali sırasında, Ermeni çetelerinin Müslüman Türk halkına yaptıkları zülum ve katliamlar kınanması gereken husus lardır ama ne yapalım ki biz vakarlı bir milletiz. Yabancılara ve başkalarına pek dert yanmayı ve şikâyet etmeyi de sevmeyiz.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…