Köşe Yazısı

“Ver elini, ver elini. Vermez isen elini, Öyleyse al elimi al elimi”

Mehmet Göncü

Mehmet Göncü

Tüm Yazıları Gör

 

 Kıymetli okuyucularım, bu günkü yazımın başlığındaki deyim şeklindeki cümleyi hoca Nasrettin’in bir öyküsünden biraz gülesiniz diye aldım.

Efendim hoca Nasreddin bir gün Akşehir’de bir şahsın göle düştüğünü görür. Adamın çırpınışından yüzme bilmediği anlaşılan şahsın yanındakiler onu kurtarmak için adama “Ver elini, ver elini” diye bağırırlar. Ancak, boğulmak üzere olan kazazede bir türlü elini vermez.

Bu durumu gören hoca biraz dikkatli bakınca adamı tanır ve kalabalığa  şöyle seslenir:

“Ben bu adamı tanıyorum. Bu şahıs cimrinin biridir. Hayatında hiç bir kimseye eliyle bir şey verip, yardımda ve hayır –sevap işinde bulunmamıştır. Bu nedenle siz adama “Ver elini diyorsunuz. Boşuna uğraşmayın. O size elini vermez” der ve koşa koşa o adamın yanına varır. “Ver elini” der, adam elini vermeyince, “Öyleyse al elimi al elimi” der.

O zaman hep almaya alışmış olan ve şahıs boğulmak üzereyken hocanın elini tutar ve hoca da onu böylelikle boğulmaktan kurtarır.

Sevgili okuyucularım, ben şahsen hocanın bu öyküsünden çok ibret aldım. Hoşuma gittiği için de makaleme konu ettim.

Demem o ki; birkaç gün sonra Ramazan bayramını idrak edeceğiz. Maddi imkânı olan mümin kardeşlerimiz gerek zekat, gerekse fitre ve sadakalarını ilkin yoksul komşularına, onların onurlarını rencide etmeden sonra kimsesiz korumaya muhtaç yetimlerle, dullara, çalışamayacak durumda olan ve fakir olan engellilere, yeterli geliri olmayan yaşlılara alil ve acizlere, insanlığın yüreğini sızlatan Myanmar’daki Arakan’lı insan ve din kardeşlerimize yardım elini uzatmalıdırlar.

Zira; “Ne verirsen elinle, o da gelir seninle”

Bu manada hamiyetperver Urfalı hemşerilerimin ve bütün İslam aleminin mübarek Ramazan bayramını şimdiden kutlar, bütün insanlık ve islâm ve insanlık alemine hayırlara vesile olmasını en içten duygularla temenni ederim.

Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla..

 

990 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

Ver elini, ver elini, Vermez isen elini, öyleyse Al elimi al elimi

Mehmet Göncü

Mehmet Göncü

Tüm Yazıları Gör

Değerli okuyucularım, içinde bulunduğumuz Ramazan ayı, bolluk bereket ayıdır.
Orucun bir çok fiziki faydası yanında bir de manevi mesajı vardır.
Örneğin; belli bir zaman dilimi içinde hiçbir şey yiyip içmemek, aç kalmanın ve yoksulluğun, pratik uygulaması, insanı fakirliğin çok boyutlu ızdırabını bizatihi yaşayarak hissetmesine neden olmaktadır.
Bu durum, imkânı olan kişilerin, kendinden başka da bu dünyada canlıların yaşamakta olduğunun farkına varmasına neden olmaktadır. Olmaktadır ki; işte bu mübarek ayda yoksulları, işsizleri, muhtaçları, yetimleri, yaşlıları, dulları gözetmek daha fazla olmaktadır.
Gönül arzu ederdi ki; üretemeyecek durumda olan gerçek muhtaç kişilere  toplum sahip çıksın. Ama görünen o ki bu idealimizin ve temennimizin gerçek anlamda ve tam olarak gerçekleşmesi şimdilik mümkün değil. Öyleyse birey olarak imkânlarımızı üretemeyen kimselerle, onur kırmadan paylaşalım.
Alan el değil de, veren el olalım.  Zira Cimri, bencil, mal düşkünü ve paragöz kimselerin toplumda itibarı olmaz.
Yazımın konu başlığındaki cümle bir Nasrettin hoca hikâyesinden alınmıştır:
“Hoca bir gün göl kenarında bir ziyafette iken, arkadaşlarından biri elini yıkarken göle düşmüş. Yüzme bilmeyen adam çırpınmaya başlamış. Bu durumu görüp yardıma koşan kişiler, “Ver elini ver elini diye göldeki adama seslenmişlerse de adam bir türlü elini vermiyormuş. Bunun üzerine hoca çekilin demiş: “Ben bu adamı tanıyorum. Bu kimseye bir şey vermez. O nedenle elini size vermiyor deyip göldeki adama hitaben; ‘Al elimi, al elimi deyince adam hocanın elini tutmuş ve boğulmaktan kurtulmuş.”
‘Allah (cc) bizleri veren ellerden eylesin’ kıymetli okuyucularım.
Yardımlarınızın yerine ulaşması için gerçek muhtaçları bulup yardım etmek veyahut resmi yardım kuruluşlarıyla  irtibat kurmak çok önemlidir. Yardımda en önemli husus; yerine yapılan yardımdır.
Özetle; dilenmekten utanan kimseleri bulmak ve yardımları gizlice yapmak daha uygun olur.
Bu nedenle bu günkü yazımı Mustafa Feyzi efendinin bir şiiri ile bitirmek istiyorum:
Başta devlet, dilde himmet elde fırsat var iken;
Tut elinden düşmüşlerin sana saadet yar iken.
Kimseye baki değil, mülkü devlet sim’u zer
Bir harap olmuş gönül yapmaktır hüner.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…

776 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir