Reşat Kızılateş
15 Ocak 2009
İsrail vahşeti artarak devam ediyor!
Açık açık soykırım uygulanıyor Filistin Halkına…
İnsanı, insanlıktan tiksindirecek kadar iğrenç görüntüler geliyor karşımıza her saat başı haber bültenlerinde.
Bu kadar çaresizlik, bu kadar vurdumduymazlık ve bu kadar gaddarlık bir arada çok nadir yaşanmıştır.
İkinci Dünya Savaşında aynı soykırıma uğramış bir toplumun, fırsat bulduğunda kendisinin de aynı yönteme başvurması geleceğin dünyasında yaşayacak olan torunlarımızın güvende olamayacakları konusunda derin endişelere yol açmaktadır.
Ortadoğu’daki gözyaşı denizinin mimarı ABD ve onun Ortadoğu’daki yerel işbirlikçilerden başkası değildir.
Bu kaosun sebepleri aslında çok eskilere dayanıyor.
Büyük Coğrafi Keşiflerden bu yana Kuzey Afrika’nın Doğu Akdeniz’e sınırı olan yerler ve Ortadoğu, hep üzerinde kavga edilen, bir türlü huzurun gelmediği coğrafya oldu. 19.Yüzyıldan itibaren sömürgeci devletlerin çıkarlarının kesiştiği bir alan oldu bu bölge…
Buralar yeraltı zenginliklerinin yanında, birer geçiş noktası olması nedeniyle de hep gündemde kaldı.
Petrol dışında, Suveyş Kanalı Uzak Doğu’ya ulaşmada hala ciddi bir öneme sahip… Buradan Hint Okyanusu’nda Çin gibi ülkelerin önünü kesmek daha kolay!
Diğer taraftan İsrail’e rahat bir nefes aldırmak için etrafında bulunan ve ileride tehlike yaratacak ülkelerin pasifize edilmesi gerekiyor..!
Tarih atlaslarına baktığımızda Ortadoğu ülkeleri ile Afrika’nın Kuzeyinin cetvelle masa başında çizildiği hemen dikkat çeker. Stratejik konumda olan Afrika’nın Güney Ucundaki ülkeler de benzer durumdadır…
Dünya haritası tek kalemden çıkmış gibidir…
O kalemin sahipleri bellidir aslında… O kalemin sahipleri ileride bu bölgelere tekrar dönebilmek için bunu bilinçli bir şekilde yapmışlardır. Öyle bir çizmişler ki aynı geçmişten, aynı etnik kökenden gelen insanların arasına çizdikleri sınırlarla onları karşı karşıya getirmişlerdir. Bu çizgi öyle yapaydır ki bazen bir aile bile ortadan ikiye ayrılmış, yarısı bir ülkede, yarısı diğer ülkede kalmıştır…
Afrika Siyasi Haritasına baktığınızda da bu tabloyu rahatlıkla görebilirsiniz… Sonra bir de Avrupa ve Amerika ile karşılaştırın. Orada keskin sınırlara rastlayamazsınız… Orta ve Güney Amerika’da Venezuela, Kolombiya, Ekvador, Nikaragua, Honduras, Brezilya gibi ülkelere bir bakın! Bir de Kuzey Afrika’daki Mısır, Libya, Cezayir, Güney Afrika’daki Namibia, Angola, Zambiya ile Ön Asya’daki Irak, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan gibi ülkelere bakın!..
Buralar, herkesçe bilinen bu güçlerin yedek lastiği durumundaydı.
Irak’ın işgaliyle bu yedek lastiklerden birini kullanma gereği ortaya çıktı!
Peki neden şimdi gerek duyuldu?
Çok sebebi var! Her sebebi bir tez konusu olabilir! Çünkü çok karmaşık sebepler yumağı var!
İlk akla gelen neden, Amerikan ekonomisinin içinde bulunduğu girdap ve küresel sermayenin aç gözlülüğü…
Olayın hızlanmasına yol açan bir etken de Sovyetler Birliği ve onun askeri gücünü
barındıran Varşova Paktı’nın yıkılması olsa gerek. Varşova Paktı olsaydı büyük bir ihtimalle Amerika bugünkü gibi cirit atamazdı. Terazinin bir tarafında olan ağırlık kalktı! Bozulan denge Somali’de, Balkanlarda, Orta Asya’da ve Orta Doğu’da yıkım ve gözyaşı olarak etkisini gösterdi…
Baskı, sindirme, öldürme, bombalama ile hareket edenler tarih boyunca hep nefretle anılmıştır.
Tarih, gözyaşı denizinde yüzmek isteyenlerin nasıl boğulduğunu gösteren örneklerle doludur…