Mehmet Göncü
3 Ekim 2012
Hemen hemen elli yıldan beri, ülkemizde israfı teşvik eden sanki gizli bir el insanımızı ihtiyacından fazla tüketmesi için teşvik ediyor.
Ülkede çok boyutlu israf var, reklamların etkisinde kalarak, üretmeden tüketmek alışkanlığı edindik.
Bakın, petrol üretmiyoruz. Ama ulaşımımızı toplu taşıma yerine bireysel ulaşımla sağlıyoruz.
Türkiye yollarındaki motorlu kara taşıtları sayısı neredeyse milyonlara ulaşmış. Şanlıurfa’da da araç sayısı hızla artıyor,
Bütün bu arabalar suyla değil, petrolle çalışıyor.
Ve biz ülke olarak yeterli petrol üretemiyoruz.
Bireysel ulaşımın sorumluları, 1950’li yıllarda marşal yardımının cazibesine kapılan iyi niyetli saf yöneticilerimiz olmuştur.
Onların bilmeyerek başlattıkları israf modeli bizi bu gün içinden çıkılmaz bir hale getirdi.
Örnek sunacak olursak;
Japonya zengin bir ülke, üstelik dağlık bir coğrafya. Ulaşımın temeli toplu taşımacılığa dayanıyor. Yani raylı sistem, ucuz sistem işliyor, tıkır tıkır..
Bu konuda çok şey yazılıyor ama dinleyen kim.. Her konuda mutlak bireysel ve toplumsal bir tasarrufa gitmek zorundayız. Büyük düşünür Sinop’lu Diyojen, “Tekamül etmiş insan, ihtiyacını aza indirmiş insandır” demekle ne kadar haklı bir söz söylemiş.
Ata sözümüzde olduğu gibi; “Kanaat sonsuz bir hazinedir.”
Hiçbir kaynak sınırsız değildir. Bu nedenle elimizdeki nimetleri tasarruflu kullanmak zorundayız.
Bakınız; gezegenimizin bir milyon yılda ürettiği fosil yakıtları biz bir yılda tüketmekteyiz. Bu da insanlığın çok boyutlu olarak geleceğini negatif yönde etkilemektedir.
Günümüzde en önemli enerji kaynağı elektriktir. Bu elektriği kullanırken, tasarrufa çok önem vermemiz gerekiyor. Bazı yerlerde elektriklerin boş yere israf edildiğini gözlemliyoruz.
Lüks tüketimden, hele ekmek, su ve enerji israfından kaçınmak bence milli ve insani bir görevdir.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…