Mehmet Göncü
9 Eylül 2009
Geçen gün televizyonlarda izliyorum. Komşumuz Suriye, Irak ve Türkiye bölgenin su sorununu konuşmak üzere bir ara gelmişler.
Gerçekten su yaşamın vazgeçilmezi ve olmazsa olmazıdır.
Bu nedenle; her üç ülkenin sorumluluk makamında olanları bu hayati konuyu, alınacak önlemleri ve çözümlerini görüşmekte çok haklıdırlar.
Bana göre, su konusundaki olumsuzluklar şöyledir:
a) İnsan nüfusu hızla artmaktadır.
b) İnsan faaliyetleri nedeniyle, su kaynakları kirlenmektedir.
c) Keza; insan faaliyetleri nedeniyle, küresel ısınmaya bağlı alışılmışın dışında iklim değişiklikleri olmaktadır.
d) Isınmaya bağlı su rezervlerindeki buharlaşmanın fazla oluşu.. Özellikle; Suriye ve Irak’taki barajlarda buharlaşma çok fazladır.
e) Tatlı su kullanım alanlarının artması, tarım endüstrisi gibi
f) En önemlisi ise, suyun bilinçsizce kirletilerek ve israf edilerek kullanılmasıdır.
g) Mesela; Urfa ovalarında yanlış ve ekonomik olmayan uygulama ile salma ve fazla sulama sonucu tarım alanlarımızın nasıl tuzlanarak çölleştiğini ve drenaj kanallarında tuzlanarak boşa akan israf edilmiş suyun öyküsünü duymayan, bilmeyen var mı?
Yazık değil mi?
Günah değil mi?
Bu sularda, çocuklarımızın, torunlarımızın ve gelecek nesillerin hakları yok mudur?
Kuşkusuz vardır.
Bu nedenle; Urfa olarak, suya geç de olsa kavuştuk ama israf ve bilinçsizlik böyle gider ve önlem de alınmazsa bu nimeti ve getirdiklerini çok çabuk kayıp edebiliriz.
Onun için ısrarla ve önemle diyorum ki; yaşamın her boyutunda su nimetini israf etmeden ve kirletmeden kullanmalıyız.
Öte yandan Suriye ve Irak’taki insan kardeşlerimize de diyorum ki; kaynakları ülkemizde olan Dicle ve Fırat suları hemen hemen 9 ay kış yaşayan Doğu anadolunun karlı dağlarında hayat bulur ve bizim ülkemiz bu bölgeye sürekli ekonomik kaynak aktararak karla, kışla mücadele eder. Yani bir noktada biz bu suların bedelini her yıl peşin olarak doğaya öderiz.
Ayrıca bu sular, sınır aşan sular olup, uluslar arası sular statüsünde de değildir.
Bilindiği ve görüldüğü gibi biz ülke olarak; Suriye ve Irak’taki insan kardeşlerimize tamamen insani ve ahlaki değerleri korumak amacıyla, kendi suyumuzdan seve seve vermekteyiz.
Helalı hoş olsun. Hoş olsun ama yeter ki onlar da kadir bilip, bu kıymetli varlığı gözleri gibi koruyup, israf etmeden ve kirletmeden kullanmaya özen göstersinler.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…