Deniz Güney
1 Temmuz 2010
Urfa’da her müezzin, ezanı ayrı bir makamdan okur. Rast, saba, mahur, hicaz, hüzzam…
Belki de yeryüzünün en güzel sesli ezan okuyanları buradadır.
Aslında birer gazelhan ve müzik adamı olan müezzinler, çıktıkları minarelerden sanki yarışırlar.
Ezan saatlerinde Urfa’nın dumanlı seması inanılmaz bir şöleninin yankıları ile dolar.
Bakırcılar Çarşısındaki çekiç sesleri susar, evlerde camlar aralanır, bir kent sessizleşip ezanını dinler.
Ama gel gelelim şimdilerde birer gazelhan ve müzik adamı olan müezzinler, çıktıkları teneke minarelerden rast, saba, mahur, hicaz, hüzzam makamından okuyorlar ezanlarını.
Garip ama gerçek.
Tarihi sokaklarında tenekeden yapılmış minarelerin paslanmış hali ile yarattıkları görüntü kirliliği taa köylerimize kadar ulaşmış durumda.
Bu bugünkü sorun değil tabi.
Benim dikkatimi en az 10 yıldır çekiyor.
Fırtınalı havalarda bu varillerin devrildiğini tenekelerin can kaybına da neden olacağı düşünüldüğünde yüreğim burkuluyor.
Tarihi dokusuyla yerli ve yabancı turistlerin hayran kaldığı memleketimize üfürükten minareler yakışmıyor doğrusu.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulu izni olmaksızın bir çivi bile çakılması mümkün olmayan bu tarihi camilere nasıl oluyordu tenekeden, varilden minareler dikiliyor. Peygamberler şehri kimliğine sahip Urfa’ya bunu nasıl yakıştırırsınız.
Şehrin ruhuna ve manasına aykırı teneke minarelerden Urfa’nın kurtarılması gerekiyor.
Rengi soluk bir hasta gibi şehre bakıp duran bu teneke ve varilden ya-pılmış mina-reler, hayır-severlerin eli kendisine değsin diye, yetkililere ba-kıp hal diliyle imdat diliyor.
Tabi Müftülük ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü de kendi üzerine düşeni yapması gerekiyor.
Kiliseyi onaran restore eden Vakıflar artık camiler içinde bir takım çalışmalar yapmalı diye düşünüyorum.
Peki ya Diyanet-Sen gibi köklü bir sendika bu konuda ne yapmış bu güne kadar. Yalnızca siyasi söylemler ve müezzinlerin haklarını savunmak mıdır görevleri?
Saymakla bitiremeyeceğimiz kadar Cami Dernekleri bulunuyor bu şehirde.
Şanlıurfa İl Müftüsü Ramazan Tahiroğlu, minarelerin mevcut durumunun kendisini de çok rahatsız ettiğini söylemiş. Peki şimdiye kadar ne yapmış?
Hiç bir şey.
Çaba sarf edecikmiş. Yani bu konu basına yansıdıktan sonra mı ihtiyaç duydunuz buna Sayın Müftü?
Mülkiyeti Diyanet Vakfı’na ait olmayan Camilerdeki kaçak unsurlara yasal olarak müdahale etme yetkiniz olmaya bilir ama bilgilendirme de mi yapamazsınız. Uyaramaz da mısınız?
Farkın damısınız nereden nereye doğru gidiyor tarihi kentimiz. Tarihi sokaklarımız. Peygamberler şehri dediğimiz Urfa, Varilden ve Tenekeden yapılmış minarelerden duymak istemiyor artık ezan seslerini.
Hoşçakalın.