Mehmet Göncü
25 Ağustos 2006
Yıllardır meteoroloji haberlerinde ülkenin en sıcak ilinin şanlıurfa olduğu haberini dinleriz.
Maşallah bu yıl ki temmuz, ağustos aylarında da hep 40, 41, 42 derecelerde seyretti sıcaklık.
Bazı değerli hemşehrilerimiz bu sıcaklığın kavun, karpuz, üzüm, incir vb. gibi bitkilerin yetişmesi için gereklidir, diyerek esas nedeni maalesef gözden kaçırmaktadırlar.
Kaldı ki, bu sayılan bitkiler, ülkemizin daha serin olan diğer bölgelerinde de yetişmektedir.
Bana göre; esas sebep ormansızlıktır. Bilindiği gibi Türkiye’nin ormanı en az ve en sıcak bölgesi güneydoğudur. Aynı zamanda güneydoğunun ormanı en az bölgesi ve en sıcak ili de şanlıurfadır.
Bir diğer sebepte 60 milyon yıl önce tektonik bir hareket sonucu meydana gelen bir çöküntü sonucu oluşan ova üzerinde bilahare şanlıurfa kent merkezinin kurulmuş olmasıdır.
Yani bir anlamda Urfa tektek ve kaşmir dağları arasında kalan yarım ay şeklinde olan bir çukur düzlükte kuruludur. Bu nedenle de bölge illerine göre daha sıcaktır. Son zamanlarda bir miktar artan nem oranı da bu sıcaklığa tuz biber ekmiştir.
Eee peki ne yapacağız?
Planlı proğramlı bir şekilde kentimizi ağaçlandırmanın yollarını arayacağız. Kent merkezini ağaçlandırmaya önem vereceğiz.
Balkonlarımızı saksılarla çiçeklendireceğiz, karakoyun ve sırrın derelerinden baraj suyunun akmasını sağlayacağız. Bu derenin etrafını çabuk büyüyen okaliptus türü ağaçlarla yeşillendireceğiz. Mevcut park ve bahçe sayısını artıracağız. Dikilen ağaçları korumanın alışkanlığını ve eğitimini yaygınlaştıracağız. Bu konudaki diğer pozitif çevre faaliyetlerini hayata geçirme yollarını da arayacağız.
Nitekim, bu bağlamda son yıllarda gerek belediyemizin ve gerekse Çevre Orman Müdürlüğünün ayrıca Urfa’yı yeşillendirme derneğinin ve Tema Vakfının ağaçlandırmayla ilgili çok ciddi çalışmaları var. Bu faydalı uğraşlarından dolayı kendilerini yürekten kutluyorum.
Öte yandan belediyemizin her evlenen çifte iki fidan hediye etmesi olayı da çok faydalı ve anlamlıdır. ınşallah çiftlerin sevgileri ağacın kökleri gibi sağlam, dal ve yaprakları gibi de bereketli ve hayırlı olur.
Dün 42 derecede zaruri olarak çıktığım çarşıda yürürken, en fazla 37 dereceye kadar tahammül eden vücudum, kendi kendine isyan etti. Kan ter içinde kendimi zorla bir ağaç gölgesine atarak biraz serinlendim ve dinlendim. Ve bu yazıyı kaleme almayı düşündüm.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.