Mehmet Göncü
17 Nisan 2008
Tarihi Urfa kenti, aksi ispat edilmezse, bugün itibari ile Göbeklitepe’de bulunan tapınaklardan anlaşıldığına göre, dünyanın en eski kenti konumundadır.
Ben birkaç kez gidip gezdim ve Kazı Başkanı Sayın Prof.Dr.Klaus Schmidt’le görüştüm. Bu yerde daha açılmamış ve kazı yapılmamış birçok tapınak daha var. Neolitik; yani yeni yontma taş devri olarak da bilinen bu dönemde, artık insanlığın Avcı toplayıcı göçebe durumdan yerleşik konuma geçmenin hazırlığının yapıldığı bir zaman dilimi olarak ta izah edilen bu hususla, insanlar ilkin, tahıl ve hayvanları evcilleştirmişler, sonra da yerleşik sisteme geçmişler. Bu durum tarihin yanlışını düzelten bir kıymete haiz çok değerli bulgulardır. Çünkü Göbekli tepe kazıları ortaya çıkarılıncaya kadar, arkeoloji bilimi ilkin insanların yerleşik düzene geçtikten sonra, bitki ve hayvanların evcilleştirildiğine inanılıyordu. Ve bu konunun da ilkin Doğu ve Güney Akdenizle Suriye topraklarında gerçekleştirildiğine inanılıyordu. ışte göbekli tepedeki bulgular bu tarihi bilginin yanlışını ortaya koymuş, olay yukarıda belirtildiği gibi olmuştur. Nitekim; Gerek Kültür ve Turizm Bakanlığımız, gerekse Prof.Dr.Klaus Schmitd bu hususu dünya kamuoyuna açıklamışlardır.
Buraya kadar çok güzel ama yarın akın, akın turist gelmeye başladığında ne yapacağız, bu hususta hazırlıklı mıyız? Bilemiyorum!
Göbeklitepe’nin yolunu Valimiz Sayın Yusuf Yavaşcan çok güzel bir şekilde geçen yıl açtırmıştı. Ancak buraya gelecek olan turistlerin ihtiyaç gidereceği bir tesis yok, buraya seyyar bir karavan şeklinde ihtiyaç giderici bir yer yapılabilinir mi? Kaldı ki; Kültür Ve turizm Müdürlüğümüz, Harran’a seyyar modern bir banyo ve temizlik tesisi yaptırdı. Soğmatarda da, Jandarmanın boşattığı bir yer var, buraya da bu amaçla bir restorasyon yapılabilinir.
Gelelim kaleye; Kale hendeklerinin mutlaka temiz tutulması gerekiyor. Daha önce giden Valilerimizden Sayın Muzaffer Dilek, bu hendeği temizletmiş pırıl, pırıl bir hale getirmişti. Ne yazık ki duyarsız bazı hemşerilerimiz kalenin güneyindeki hendeklere çöplerini dökerek bu güzelim tarihi hendeği mezbelelik haline getirdiler. Hâlbuki yıllarca Hazreti ısa’nın mendili bu kalenin kapısında yıllarca asılı kalmış ve kalenin bu mendil sayesinde korunduğuna inanılmıştır. Bu günlerde hendek içinde ki çöplerin yakılarak yok edilmeye çalışıldığı görülmektedir. Gönül arzu eder ki bu tarihi mekânlar hiç kirletilmesin ve hiç de kirli kalmasın.
Ayrıca; şehir içinde bazı esnafın etiket kuralına uymadığı, ağzı kapalı camekanlarda satılması ve sergilenmesi gereken bazı yiyecek maddelerinin ağızları açık torbalarda sergilendiği görülmektedir.
Öte yandan, tek tük te olsa merhamet istismarcısı olan ve ilimize dışardan gelen, bu işi meslek edinmiş bazı dilenciler ve zararlı-zararsız meczup ve akıl hastaları ortada görülmektedir.
ışte yukarıda saydığım bu göze hoş görünmeyen görüntüler tüm halkımızı ve görevlileri çok yakından ilgilendirmektedir. Turizm haftasında ve sezonunda bu görüntülerin izale edilmesini arzu etmekteyiz.
Bizden yazması… Gerisi halkımıza ve ilgililere kalıyor.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.