Deniz Güney
3 Ekim 2012
Biz daha güççücüktük. Urfa’ya demir yolu gelecek derlerdi.
Yani bildiğiniz Tren.
Çoğu zaman da umudumuzu trene bindirirdik. Bu hayalimiz gerçekleşmese de, hatta her seferinde umuduz ertelense de şimdilerde hiç olmazsa Başbakanın bize bir tren hikayesi var. Yani anlayacağınız, Başbakan’nın ağzından duyduğumuz şu meşhur; “Bu trenden inen bir daha bu trene binemez” hikâyesi.
İşte bu söz, bugünlerde gelip beynime yapışıp duruyor.
Anlayacağınız bu tren başka bir tren. Bu tren siyaset treni.
Oysa başbakan öyle dese de o trenden inenlerin bir daha o trene bindiğini de biliyoruz. Hem de Urfa sınırlarında.
Şimdi bu ayrıntıya girmek istemiyorum.
Çünkü maksadımız üzüm yemek birilerini dövmek değil.
Başbakan yanıltılarak trenden iteklenerek indirilen Fakıbaba, şimdi o trene neden bindirilmesin.
Şu gerçeği inkar etmeyelim.
Bakan haricinde, Fakıbaba’ya alternatif olarak gösterebileceğimiz kimse yok ortada.
Şu an “Bekle daha zamanı var” diyenlerin sesini duyar gibi oluyorum. Ama ben de, “Bakan Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmazsa Fakıbaba, kaçınılmaz adaydır” derim onlara.
“Bu sefer bir önceki gibi olmaz. AK Parti kimi aday gösterirse bu sefer kazanır” diyenlere şimdiden bekleyin yanıldığınızı görürsünüz derim.
Başbakan yeniden Urfa’yı kaybetmek ister mi?
Bir daha kaybetmek istemez elbette.
Zaten 3 dönemi dolan bakanları, milletvekilleri seçimlere bir daha giremeyeceği için AK Parti zayıflayacak. Bunun için de Başbakan AK Parti’nin yeni vizyonunu son kongre ile ortaya koydu zaten.
Yeni katılamlarla partiyi yeniden güçlendirmeye çalışıyor.
Böyle bir durumda peki, Fakıbaba’nın yeniden AK Parti’den aday gösterilmesi çok mu imkânsız? Belki şimdi de diyeceksiniz ki, “Başbakan inadından vazgeçmez”
Türkiye menfaatlerini düşünüyorsa bazen geçmek zorunda.
Siyasette “Dün dündür” her ne kadar 9.Cumhurbaşkanı Demirel’in sözü olsa da Türkiye siyasetinde bu bir gerçek.
Belki biraz erkendir ama artık Tren hikâyesini unutmamız gerek. Tıpkı yıllardır “Urfa’ya demir yolu gelecek “ hikâyesini unuttuğumuz gibi.
Zaten AK Parti içerisinden 10 milletvekilinden 7’sinin Fakıbaba’nın AK Parti’den aday olmasını istediğini artık sağır sultanlar da biliyor.
3 vekil biraz bu konuda geri duruyor. Ama o 3 vekilinde Urfa menfaati için fedakâr insanlar olduğunu biliyoruz.
Mesele Urfa ise gerisi teferruat değimlidir sizce de?
Eğer Urfa menfaatini düşünüyorsak, AK Parti’nin adayının Fakıbaba olması gerektiğine inanıyorum.
Hiç kimse yanlış anlamasın. Bunu Fakıbaba’nın menfaati için ya da AK Partinin menfaati için söylemiyorum. Bunu Urfa menfaati için söylüyorum. Aksi taktirde AK Parti kaybederse Fakıbaba da kaybeder.
Bunu tersinden okursak. Fakıbaba kaybederse AK Parti de kaybeder.
Yani uzun sözün kısası Urfa kaybeder.
Peki, bunun kazanını kim olur derseniz?
BDP derim.
Çünkü aradan sıyrılan BDP olur.
BDP’nin merkezde de ilçelerde de güçlü olduğunu hiç kimse inkâr edemez. İşin özü, Urfa’da öne çıkan iki parti var. Biri AK Parti. Diğeri BDP. CHP’nin MHP’nin Urfa’daki durumu belli. Bunu o partileri küçümsediğim için söylemiyorum. Sonuçta bu Urfa siyasetinin bugünkü fotoğrafıdır.
Ama ben Urfa’nın kazanmasını istiyorum. Çünkü bu güne kadar Urfa tarihinde yalnızca bir kez iktidar partisinden yana Belediye Başkanı seçtik. O da Fakıbaba’ya kısmet oldu. Ve Urfa, Urfa oldu.
Onun haricinde Belediye Başkanlarımız hep muhalefet partisindendi. O yüzden de iktidarın nimetlerinden faydalanma konusunda Urfa, pek fazla pay alamadı.
Allah’tan Fakıbaba, ikinci döneminde bağımsız seçilse de Urfa’ya güzel hizmetler yaptı. Ama iktidar partisinin adayı olsaydı Urfa şimdi daha da uçmuştu.
Benimkisi yalnızca Urfa menfaatleri konusunda bir analiz.