İbrahim Halil Okuyan
24 Nisan 2011
Ömrünün son demlerini yaşamakta…
Yolculukta…
Azığı bitmiş.
Aç.
Susuz.
Bir kasabaya geliyor.
Camiye gidiyor…
Hoş geldin diyen yok,
Perişan haline bakıp bir ihtiyacın var mı diyen yok.
Sadece boş ve donuk gözlerle bakıyorlar…
Akşam oluyor..
Namaz.
Yatsı oluyor.
Namaz.
Buyur eden yok.
Tek başına camide.
Allah’ın evinde.
Allah’ın misafiri.
O gece ölüyor.
Belki de açlıktan.
Sabah namazına gelen aynı insanlar.
Yabancıya karşı vazifelerini yapıyorlar.
Yıkıyorlar,
Kefenliyorlar ve gömüyorlar.
Gömüldüğünün gecesi gene sabah namazı.
O da ne; Mihrapta bir kefen.
Kefen.
Bir kâğıt.
Kâğıt boş değil.
Bir yazı:
Biz size bir misafir gönderdik.
Hem yorgundu.
Hem de aç.
Onu misafir etmediniz.
Ne yedirdiniz ne de içirdiniz.
Alın istemiyoruz.
Kefeniniz de sizin olsun!”
Öldükten günler sonra bir köşede bulunan insanların giderek arttığı bu günlerde ürpererek ders alınacak bir öykü.
Bizim buralarda sık rastlanmasa da büyük şehirlerimizde sık sık haberlere konu olmaktadır.
Kıssadan Hisse
Ömrünün büyük bir kısmını ülkesine,
Bulunduğu topluma ve ailesine hizmetle geçirmiş insanların, Yaşlandıkları ve başkasına muhtaç oldukları dönemde onlara; Sevgiyle,
Şefkatle,
Merhametle bakmak,
İlgilenmek hem devletin,
Hem de toplumun görevidir.
Bu aynı zamanda yüce Dinimizin de Emridir.
İyiler ve merhamet hep sizinle olsun..
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
23.Nisan.2011 Şanlıurfa