Mehmet Göncü
7 Mayıs 2009
Bildiğiniz gibi, Dünya savaş tarihinde bir emsali daha yoktur 1915 Çanakkale muharebelerinde Türk askerinin gösterdiği yiğitlik, fedakârlık ve asalet gibi…
Yazımın konu başlığında bahsettiğim şehit alay, 25 ve 26 Nisan 1915 tarihinde Çanakkale’de 25 bin kişilik düşman çıkarma gücünün bir adım bile ilerlemesine fırsat vermeyen 57’nci alayımızdır.
Ancak, bu alayın 628 kişilik bütün mevcudu Alay Komutanı Manastırlı Yarbay Hüseyin Avni bey de dahil olmak üzere tamamı bu savaşta şehit olmuştur.
Değerli okuyucularım, 25 Nisan 1915 tarihi ilginç bir tesadüf sonucu o yıl kurban bayramının ilk günüdür. Bayram namazından sonra Alay imamının gür sesiyle okunan Kur’an-ı Kerimden sonra, bütün birlik birbiriyle helalleşip din, namus ve şeref için bir zülüm ve zorba bir saldırıyı önlemek amacıyla vatanlarına kanlarını, canlarını helal ettiklerini belirterek, inandıkları dava uğruna kendilerini kurban ederek şehitlik şerbetini içmek suretiyle, dünya ve ahirete en büyük makam olan şahadet rütbesine vasıl olmuşlardır.
Cenabı Allah bu asil ecdadımızın yerlerini cennet etsin ve biz torunları için de inşallah. şefaat makamında olurlar.
Bu savaşta Yarbay olan Büyük Önder Atatürk, bakın bu olayın kahramanları için neler söylüyor:
“Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz metre, birinci hattakiler hiç biri kurtulmaksızın düşüyor, ikinci hattakiler üç dakika sonra öleceğini biliyor ama hiçbir irkilme yok. Aslanlar gibi ileriye atlıyorlar. Kur’an-ı Kerim okumasını bilenler Kur’an-ı Kerim okuyarak, bilmeyenler Kelime-i şahadet getirerek cennete girmeye hazırlanıyorlar. Çanakkale zaferini kazandıran ruh işte bu ruhtur”
Bizler de inanıyoruz ki, işte bu asil ruha sahip olan aziz milletimiz ve büyük devletimiz, ulusal birliğini daima koruyarak, dünya döndükçe, güneş doğdukça sonsuza kadar var olacaktır.
57. Alayın şanlı sancağı ise, bütün bir alay tamamen şehit olmasına rağmen yere düşüp esir olmamış, rüzgarın yardımı ile uçarak bir mucize olay gibi yüksek bir ağacın dalında bulunmuştur ve altın madalya nişanı almıştır.
Ben şahsen gidip bu şehitlikleri gezmişimdir. Çokta heyecanlanıp ibret almışımdır. Bu nedenle diyorum ki; Ey yan yana, kucak kucağa, şanla şerefle yatan, Edirneli, Rizeli, Karslı, Vanlı, Hakkarili, Yozgatlı, Ankaralı, Tuncelili, Urfalı, Diyarbakırlı, Şamlı, Halepli, İzmirli, Aydınlı, Bursalı, Maraşlı, Gaziantepli ve isimlerini yazamadığım aziz vatanımızın her yöresinden gelmiş sayısız asil kahramanlar, sizler-bizler özgür yaşayalım diye seve seve canlarınızı feda edip, şehit oldunuz. Yeriniz cennet olsun. Bizler de sizlere layık evlatlar olmaya çalışıyoruz. Asil fedakârlıklarınızı asla unutmadık. Sonsuz minnet ve şükran borcumuz ebedidir. Gönlünüz rahat olsun. Huzur içinde yatın.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…