Mahmut Çepoğlu
22 Kasım 2006
ınsanın olduğu her yerde, her türlü olaylar mutlaka olacaktır. Sosyal bir varlık olan insan düşünerek akıllıca davrandığı gibi, kimi zaman içgüdüsel davranışlarıyla, dürtüleriyle, refleksleriyle de çevresine olduğu kadar, “keskin sirke olup küpüne zarar” vermenin huzursuzluğunu yaşıyoruz.
Toplum olarak nedense hep güçlü görünmek olaylarda üstün gelme kaygısı yatmaktadır. Eylem ve tepki bir anda düzensizlik ve kaosa dönüşmektedir. Üretici bir toplum olmaktan ziyade kazanmadan, kolaydan köşe dönmek hesabını yaparak, kurumsallaşmasını arzuladığımız demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü belirsizliğe itmektedir.
Zayıf kişiliklerin çoğunlukta olduğu bir toplumda, kendi kişiliğini bulmuş, ayakta durmasını başaran insanlar nadiren vardır. ınsanlığa hizmet, kültüre katkı, ahlaki değerleri taşıma adına yaptığımız bir şey yok. Kendimizi sorgulayacağımıza hep hesap sormayı alışkanlık etmişiz.
ılimizdeki son hafta meydana gelen ölüm olayı hepimizi derinden yaraladı. Bu ve benzeri nice olay her gün çeşitli kamu kuruluşlarında meydana gelmektedir. Olaylar her yerde yaşanıyor diye “Urfa’da yaşanması normaldir” gibi bir düşünceyi içimizden bile geçirmiyoruz. “ınsanlar nasıl olsa bir gün ölecekler, neden birbirlerini öldürürler” diyen Çinlilerin haklılığı yaşam için bir referanstır.
Her gün yaşanan olaylarda görüyoruz. Ben falan aşirete mensubum, ben falan ailedenim. Ben falanların oğluyum gibi kimisi soyadıyla kimisi aşiretiyle kaba güç gösterisinde bulunup efelenmeler, horozlanmalar sürmektedir. Hiç kimse insanlığıyla övünmüyor iyilik yapmak, insanlığı sahiplenmek, yardımsever olmak, kamu görevlilerine yardımcı olmak gibi bir düşünce taşımıyor.
Bu menfur olayın bir zabıta mensubu tarafından işlenmesi elbette belediye başkanı başta olmak üzere belediye çalışanlarının moralini bozacaktır. Ancak böyle olaylar ne hizmet aşkını engellemeli ne çalışma şevkini kırmamalıdır.
Ben tüm yanlışlardan ders çıkarılmasını isterim. Hani Lokman Hekim’e sormuşlar “edebi kimden öğrendin” oda “edepsizlerden” demiş ya. Bir toplumda can alan katile saygı sevgi gösteriliyor ve değer veriliyorsa işte olacağı budur. Öldürmenin toplumsal olarak saygınlığın ifadesi olmaktan çıkarılmalıdır.
1-Zabıta silah taşımasaydı iki kişi ölmeyecekti. Silahı taşıyan için caydırıcı olmalı. Silah olgunluk verebilmeli. Karşıdaki sende silah olduğunu bildiği anda seni daha fazla tahrik etmek ve senin bir olay yapman için uğraşır. Ben görmüşüm. Belinde silah olan birisi bir diğeriyle tartışıyordu. Silahsız adam silahlı olana “oğlum erkek misin? çek o silahı göreyim” gibi ağza alınmaz sövgüleri peş peşe sayıyordu.
2-Zabıtada neticede bir insan, bir görevli halka hizmet için varlığı bilmeli. Zabıtaya saygı onun şahsında kurumuna saygıdır. Zabıtanın görev için orada olduğunu bilmeli ona görev davranılmalıdır. Karşılıklı sevgi her şeyin en iyisi, keşke başarabilirsek.
3- Erk, kuvvet bendedir. ıstediğimi asar keser biçerim deyip güç oluşturarak görev başında zabıtaya saldırılmaması gerektiğini öğretilmelidir. Bu birazda devletin varlığını hiçe sayarak kendi kanunlarını uygulamaktır. Saldırganlık dürtüsünün bir ruh hali olduğunu bilmede yarar vardır.
Çocukluk yıllarımda çırak olarak çalıştığım dükkanın önüne yazın kürsü atıp otururduk. Birkaç yüz metre ileriden gelen zabıtaları hisseder hemen kürsüleri toplar içeri çekilirdik. Bu ne zabıtadan korkmak ne onların kaba davranacağı varsayımıyla hareketti. Bu görevini yapmakta olan zabıtanın görevini kolaylaştırmak ona yardımcı olmak olduğu kadar şehir yaşamanın gereğiydi.
şimdi bakıyorum kaldırımlar yetmiyor nerede ise sokaklar caddeler işgal edilecek. Aslında zabıtaya saygı ve sevgi göstermek belediyenin sunduğu hizmetlerin çoğalması demektir. Zabıtaya destek demek sağlığımızın korunması demektir. Kavga ve ölüm çağımızın hastalığı, bir kara yara gibi her tarafı sarmış. Ne kimse haklı ne kimse suçlu. Toplumun en büyük eksiği eğitimsizlik. Cehalet ve yoksulluğun meydana getirdiği düşmanlık olduğu müddetçe ölümler sürmeye devam edecektir. Bir yaşam biçimi olan uygarlıktan nasibimizi almadığımız müddetçe bu tür ilkellikler sürüp gidecektir.