İbrahim Halil Okuyan
5 Mart 2008
Gönül arzu ediyor ki; savaşlar, terör hiç olmasın. ınsanlar evlerinde huzur içinde yaşasın. Bütün çabalar, çalışmalar barış için olsun. Peygamberimizin Veda Haccındaki nutku bütün gönülleri kaplasın. Birleşmiş Milletler yasasını bütün ülkeler alkışlasın. Uysun yön çizmeler yaşanmasın.
Biz bunları diliyor ve temenni ediyoruz. Ama olmuyor işte. Bir sabah terörle uyanıyoruz. Bir başka sabah kendimizi bir savaşın içinde buluyoruz. Durum bugünde böyle, geçmiş yıllarda da böyle olmuş. ınsanlar, hep barış isteseler de kendilerini daha ziyade savaşlarda bulmuşlar.
85 -90 yıl önceleri Milletimiz büyük bir savaş yaşamış. Seferberlik ilan edilince Osmanlının Türk’ü, Arabı, Kürdü aynı bayrak altında toplanmış ve birlikte Çanakkale’ ye koşmuşlardır. Sıkıntılar çekerek top yekûn milletin tasvip ettiği bir zaferi paylaşmışlar
Aradan geçen yıllar savaşları eksiltmemiş Teknik ve iletişim açısından gelişmiş Ülkeler ellerindeki imkânları kötüye kullanarak milletleri birbirine düşürdükleri gibi kardeşleri de birbirlerine düşman etmişler. Ananın bir oğlu dağda terör estirirken öbür oğlu da orduda kalmış ve savaşla birbirlerine düşmüşler. Bunlar savaşmadan önce dostluğu yeğleyebilselerdi. Savaşa hiç gerek kalmayacaktı.
Ama olan olmuş; Çanakkale’de istiklal savaşından haçlı ordularıyla çarpışanlar fitne- fesat ile birbirlerine düşman olmaktan kurtulamamışlardır. Zira bunlardan biri terörist diğeri milletin has evladı, ordu mensubudur. ıstiklal savaşının has evladı Mehmetçik vatanı savunmak uğruna her şeyi göze almış savaşa başlamıştır. Onu durdurmak için düşmanın barışa kesin şekilde yanaşması ve olur olmaz zamanlarda kimsenin kendisini rahatsız etmemesi şart olmuştur. O artık Çanakkale’deki, istiklal harbindeki Mehmetçiktir uzun yıllar yapılan zulme karşı 24 uzun yıl sabretmiş kendini yeni bir zafere şartlandırmıştır. Çanakkale’de, Sakarya’da olduğu gibi yine de barış için elini uzatmakta olduğu görülerek, kardeşler birbirilerine sarılacaklardır.
Bizim Çanakkale de ve ıstiklal savaşında yokluk içinde çırpındığımız yıllarda bile verdiğimiz mücadele dost- düşman vukuf olan herkesin dikkatini çekmiş. Herkesin hayranlığını kazanmıştır. Bu mücadelenin sonu da öyle olacak ve inşallah tez zamanda bitecek dostluk, kardeşlik galip gelecektir.
1. Dünya savaşında destanlar yazan ordumuzun tarafında yer alan Alman Danışma Kurulu Başkanı mereşal liman von sanders bir hatıratında şöyle diyor: Türklerin çoğu yarı çıplak yarı açtılar. Hafta bir öğün kemikli bir et parçası verebiliyordu. Bitkisel yağda haşlanmış buğday kırığı yiyorlar, sıhhi vasıflardan mahrum suları içiyorlardı. Acıktıklarında bile düşmanlarından ele geçirdikleri et konservelerini domuz eti korkusu ile yemiyorlardı. Çünkü maddi açlığa perişanlığa rağmen, manevi bir güçleri ve sağlam bir ruh yapıları vardı. Taş üzerinde yatıyor. Güneşe fırtınalara soğuğa ve yağmura karşı korumasız çamur ve toz içinde günlerini geçiriyor. Dünyanın bütün vasıta ve imkânlarına sahip düşmanları ile aslanlar gibi savaşıyorlardı. Ölüme bu kadar gülerek giden başka bir millet yoktur. Allah adını yürekten tekrarlayarak saldırganın üzerine saldırıyorlardı.
ışte ecdadımız bu şartlar altında savaşmış, her türlü zorluğu yenmişlerdir. Bu terör belasını da inşallah bugünkü nesiller ortadan kaldıracak memleketin sulh ve selametini halkımıza yeniden kazandıracaklardır. Bu uğurda şehit olan gençlerimize acımamak, yanmamak mümkün değil. Onlar en verimli çağlarda şahadet şerbetini içerek aramızdan ayrıldılar. Cümlesine cenabı haktan rahmet ailelerine ve milletimize sabır ve metanet diliyoruz. Mekânları cennet olsun.
Not: 21 şubat 2008 tarihinde başlayan harekât 27 şubat günü bitmiştir. Rabbim milletimize sabır ve selamet versin. Kötülüklerden uzak etsin.