Sabri Dişli
31 Mart 2008
Mahmut Nedim Köşkünün onarılarak “Kuruluş Müzesi” olarak açılması bu yılkı 11 Nisan bayramını diğerlerinden daha anlamlı kılıyor…
Sayın Uğur Beyazgül’ün belirttiği gibi köşkün kalan kısmının kebapçı olarak ihaleye verilmesini ben de içime sindiremiyorum…
Sayın Valimiz Yusuf Yavaşçan bu eserle hep anılacak.
Ancak eserin üzerine hep kabap dumanı gölgesi düşecek.
Tabi kebabın getirdiği avantajı da unutmamak lazım… Bizim müze gezme gibi bir alışkanlığımız yoktur. Belki kebabın sayesinde müzeye gider şöyle bir dolaşırız… En azından yediği kebabı hazmetmek için.
Madem orada bir lokanta kafeterya açacağız… Hiç olmazsa köşkün kebap kira geliriyle şebeke dağının doruğuna bir levha anıt dikilse!.
Nereden çıktı bu şebeke dağı?
Urfa’daki Ermeni Yetimhanesinin Amerikalı misyoneri M.C. Holmes’in hatıratından aktarayım:
“Gece yarısından sonra saat ikide Fransız Güçleri kentten çıktılar. Saat sekizde Fransızlarla onlara yolda saldıran aşiretlilerin çarpıştığını duydum. Birkaç saat sonra çarpışmanın Fransızların yenilgisiyle bittiğini öğrendim.” Fransızlar sağlamlaştırılmış konumlarıyla açtıkları ateşle iki ay içinde birçok kişinin yaralanıp öldüğünü gören şehir halkından bazı kişilerle aşiretliler. Hükümetin, hatta milliyetçilerinin komutanın haberi olmadan bu saldırıyı düzenlemişler.”
Fransızlar işgal ettikleri Urfa’dan yüzlerce kişiyi katlettikten elini kolunu sallayarak silahlarıyla birlikte gitmelerini içine sindiremeyen çoğunluğu aşiretlerden oluşan iyi örgütlenmiş çete mensupları Urfa çıkışındaki Akabe olarak bilinen Firuz paşa sarnıcı civarında şebeke dağının dar boğaz geçidinde, çoğu lejyoner askeri olan Fransız gücünü imha ederler.
şimdi şebeke dağında son çatışmanın olduğuna dair bir “levha” bile yok!
Firuzpaşa sarnıcı ise yıkıldı yıkılacak…
Bölge 2. derecede sit alanı ilan edilmiş ama… Öylesine… SıT alanı işte…
Bu nedenle Köşk ihalesinden gelecek gelirle şEBEKE dağında bir şeyler yapmalı…
Ne mi yapmalı?
E, onu da erbabına bırakalım.