İbrahim Halil Okuyan
9 Nisan 2010
Günlerden bir gün kurbağa yarışı düzenlenmiş.
Hedef yüksek bir kulenin tepesiymiş…
Kalabalık onları görmek ve alkışlamak için toplanmış.
Yarış başlamış aslında kimse onların tepeye varacaklarına inanmıyormuş…
Ve şöyle konuşuyorlarmış aralarında;
Boşuna, Nasıl olsa başaramayacaklar.
Kurbağalar yavaş yavaş cesaretlerini kaybetmeye başlamışlar.
Yalnız bir tanesi bütün gücüyle tırmanmaya devam ediyormuş…
Ve insanlar konuşmaya devam ediyorlarmış.
Hakikaten yazık, nasıl olsa tepeye varamayacaklar.
Ve kurbağalar yenilgiyi kabullenmek zorunda kalmışlar.
Bir tanesi hariç!
O, bütün koşullara rağmen devam ediyormuş.
Sonuçta, o bir tanesi hariç, hepsi yarışı terk etmişler…
O ise kulenin tepesine tek başına çıkabilmiş…
Herkes şaşkınlık içinde bunu nasıl başardığını merak etmiş!
İçlerinden bir tanesi ona yaklaşıp bu yarışı nasıl tamamladığını sormuş…
Ve görmüş ki.
O SAGIRMIŞ:
O halde; negatif duygular taşıma alışkanlığı olan insanları dinlememek lazım.
Çünkü onlar sizin yüreğimizde taşıdığımız en güzel umutları yok ederler.
Eğer dağın tepesine yılan gibi sürünerek değil de kuş gibi uçarak geldiyseniz,
Dağın işleyişini gerçekten bilemezsiniz,
size diğer kuşların söyledikleri de ne kadar sağlıklı olur bilmem.!
Bir gün ayağınız kaydığında düşüşünüz çok sert olur.
Çünkü tepeye sürünerek gelmediğiniz için dağın yüzeyini bilmediğinizden; orda işlerin nasıl olduğunu, nerede ne olduğunu,
Nasıl işlediğini, nerede ağaç olduğunu, uçurum nerede olduğunu bilmediğinizden dolayı…
Acılımın içeriğinin;
PKK, Abdullah Öcalan, BDP ve Avrupa’daki Kürt diasporasıyla müzakere edilerek bir noktaya gelineceğini zannetmiyorum.
Sadece şunu bilirim!
Bu terör olmasaydı GAP tamamlanabilseydi bu topraklardaki insanların refah içinde olacaktı ve tarımla biriken sermaye ile doğuda ve güneydoğuda fabrikalar yükselecekti.
Çok daha güçlü bir ülke olacaktık.
Her iki tarafında harcadığı para bizim paramızdı ve silah parası olarak batılı devletlere gitti.
O halde; dışarıya kulak vermeden kendi sorunlarımızı tez elden geçmişimizle yüzleşerek çözmeliyiz.
Yakın gelecekte Çin, Rusya ev Hindistan süper güç olarak yerlerini alacaklar.
Daha şimdiden Çin ayırdığı 4 trilyon dolar parayla dünyadaki önemli fabrikaları alıyor, Nijerya, Brezilya ve İran’la petrol ve doğal gaz anlaşmaları yapıyor.
Sonuçta dünyanın merkezi Asya olacak.
Bu kıtaya giriş kapısı olan Türkiye’nin hazırlanması gerekiyor.
Bir kez olsun dünyadaki büyük fırsatları tık nefes arkadan takip etmeyip, içinde yer alması, hatta öncülük yapması gerekiyor.
Bu coğrafyada dünyanın sayılı devletlerinden biri olma şansımızı kaybetmemeliyiz.
Türkiye ilişkileri sağlamlaştırıp;Batı’yı arkasına aldıktan sonra, yüzünü artık Asya’ya dönmelidir..
Ve bu işi siyasilere havale ederek değil bilinçlenerek ve de demokratik tepki olarak beklentilerimizi ortaya koyarak çözebiliriz.
Şu Anayasa Paketinden başlayalım öncelikle.
Saygılarımla.