Mahmut Çepoğlu
26 Ekim 2007
Büyük bir acı yaşandı. Vahim olduğu kadar yürek yakan, kahredici, üzen, kederlendiren sözler böyle bir acının yanında yetersiz kalır. Bunu siz annelerin yüreğinden sorun. Her evlat bir annenin ciğer paresidir. ıster dağda olsun ister trafik kazısında. ıster hastalanıp yatağında ruhunu teslim etsim. ıster şehit olsun ister gazi. Buna dayanmak için toprak olmak lazım çünkü taşlar bile erir bu acı4nın karşısında. Halkımız “Allah düşmanımın başına vermesin “ diye dua etmeleri, yakarmaları, niyaz ve dileklerde bulunmaları anlamını düşündükçe acının yakıcılığı anlaşılıyor herhalde.
Akşam sofrasına oturup boğazında lokması düğümlenmeyen bir insan düşünmüyorum. En azından bu işin sonu nereye varacak diye düşünüp kafa yoranlar olduğu gibi dualarla bu ateşe bir su dökülmesini dileyenler vardır.
Sokaklara bakıyorum insanı galeyana getiren davranışlar. Provaktörler iş başında. Üstelik bu işe liseli öğrenciler alet ediliyor. Marjinalleştirmiş partilerin söylemleri kitlelere mal edilmektedir. Bu çocukların cumhuriyete sahip çıkılması gerektiği bir zamanda ırkçı şoven duygularla ön yargılı ve şekilcilikle özleştirilmek istenmeleri yanlışına başı boş gidilmektedir.
Kafası karmakarışık edilen bir gençlik sokaklara dökülmekte. Üniversiteler bilim merkezi olup bilimsellikle uğraşmaları gerekirken aynı topraklar üzerinde yaşayan insanlarla düşmanlık söylemleri ile yürütülmektedirler. Bu taze beyinlerin yarın aynı okulda aynı sırada oturan arkadaşına tepkili olmayacağını kim söyleyebilir. Ki biz bunu okul dönemimizde yaşadık.
Taraf olmak kadar kolay bir davranış yok. Kim isterse eline bir bayrak alır sokağa dökülür. Lakin barışı dillendirmek hayli zordur. Aklıselim davranmak, sağduyu sahibi olmak, itidal çağrısı yapmak, sokaklara insanları dökmekten daha makuldür. Bende diyorum ki önemli olan zoru başarmaktır. Gerilimli bir hava estirme yerine yumuşak söylemler. Güzeli, doğruyu bulabilme önemlidir. Bunu kimi yetkili ağızlardan duyunca hayli mutedil oldum.
Ülkenin yasa boğulduğu hepimizin malumu. Ancak bunu bir savaş çığırtkanlığına dönüştürmeye kimsenin hakkı yoktur. Atatürk’ün şu özdeyişini hiçbir zaman dilimden düşürmem. “Yurtta sulh cihanda sulh.” Lakin bazı provakatörler “kurt pusulu havayı bekler” misali böyle günlerde meydanlara inerler. Cumhuriyete sahip çıkacaklarına, birlik ve beraberlik mesajı vereceklerine, Atatürk ilke ve inkılaplarını sahipleneceklerine alışıla gelmiş slogan ve işaretlerini sıralamaları kimin işine yardığını anlamak kolay. Siz internet sitelerine bir girin, küfrün bini bir para. Bin yıllık beraberliğin sabır ve metanet getirmesi gerektiğini vurgulamaları gerekirken ajitatif söylemlerle insanlar arısına kin ve nifak tohumu ekmek çabasındadırlar.
Oysa hafızamızı tazelemek için tarihi belgeleri karıştırmada fayda vardır. Dostluk ve kardeşliği pekiştirdiği kadar aramızda barışı ve sevgi harcını koymada fayda bulursunuz. Yemen’de Çanekalede, Rus hududunda, Serhat boyunda, Arap ülkelerinde dökülen kanlar üzerin kurulan. Türkiye Cumhuriyetinin yaşayan halkları Türkler ve Kürtler arasını açmaya kimsenin gücü yetmeyecektir ve yetmemelidir. Buna fırsat verilmemelidir.
Millet olarak soğukkanlı davranmak mutedil olmak zorundayız. Bu gün DTP binalarına saldıranlar yarın bir bahane ile insanları Kürtlerin üzerine saldırtmayacakları ne malum. Geçmişte bunu yaşadık, gördük. Gelin barışı kardeşliği ve tüm bu ölümlere rağmen yüreğimizdeki acıyı bastırarak sevgiyi pekiştirelim.
Muhalefet hükümeti yıpratma adına ülkeyi sonu belli olmayan bir başıboşluğa itmek çabasında. Bölgesel bir yangına itildiğimizin uyanıklığı içinde olmalıyız. Ortadoğu’da kaynayan kazanda kimse olmak istemez. Halkımızın çok güzel bir tespiti var “eğri oturup doğru konuşmak lazım” demesini bizleri yanlışın üzerine yanlışla gitmek yerine doğruları topluma kazandırma referansı olunmalıdır.
Kör bir öfkenin figüranı, kin selinin kurbanı olmamak lazım. kanın kanla yıkanmadığı suyla yıkandığı söylemi çok şeyi ifade eder. Olayın adını doğru tespit edip termolojileri dikkatli kullanmak lazım. Halkların kardeşliği savunmanın, gönülden birlikteliğin güzelliği dururken neden çirkinliklerle uğraşalım. Sevgi her şeyin üstesinden gelmeye muktedirdir.