Bülent Okutan
6 Temmuz 2011
Haziran ayının son haftalarını yurtdışında bir tatile ayırdım. Ve hep Rembetiko müziğini, Uzo Rakısını, Sirtakilerini, Mitolojik tarihsel yapılarını merak ettiğim Yunanistan’a gittim. Hani şu turizmde kendimize rakip olarak görüp, rakamlarla yakalamaya çalıştığımız Egenin öbür kıyısındaki Helenistik ülkeye. Yediğim içtiğim benim olsun, en azından izlenimlerimi paylaşmak istedim bugün sizinle.
Avrupa ülkelerinden birine gitmeyeli uzun zaman olmuştu. Ne yalan söyleyeyim hayal kırıklığı ile döndüm ve biraz da hayıflanarak.
Çünkü bir kez daha güzel ülkemin ne kadar şanssız olduğunu anladım. Hani şu karanlık güçlerin bir türlü bitmesine izin vermediği terörden kaynaklanan şanssızlığımızdan bahsediyorum. Hepimizi, her sektörü, cebimizi, yüreklerimizi vuran terörden.
İnanın Türkiye şu an terör olmasa dünyanın turizmde ilk üçüne girmeye fazlasıyla layık bir ülke. Zaman zaman turizm sektörümüzde yaşadığımız eksiklikleri, olumsuzlukları hani çoğumuz eleştirir, kızarız ya. Ben artık kızmayacağım. Ya da fazla kızmamaya, eleştirmemeye çalışacağım. Çünkü o konuda hakikaten çok iyiymişiz.
Artı AB’ye uyum sürecinde konulan kurallar, bizim onları uygulamaya geçirmde gösterdiğimiz titizlik bile bence bir çok AB ülkesinden ileri seviyede. Bu konudada kendimizi fazla eksik görmeyeceğim.
Yıllarca turizme sırtını dayayan, bu rahatlık nedeniyle turistleri artık neredeyse hiç umursamayan, oralara gelmeye mecburmuş gibi gören bu ülkede yaşadıklarım fikirlerimi iyiden iyiye değiştirdi. İngilizce konuşma, ya da bilme gereği duymayan turizm ülkesi Yunanistan’da, bizim Balıklıgöl’deki küçük rehberleri bile gözümde yüceltebildiğim kadar yücelttim. Çünkü gün geldi oturduğum bir kafede,ingilizce normal bir çay istediğimi dahi anlatamadım.
Bizde otomobil kullanırken cep telefonu ile konuşulmaz , motosikletlere kasksız binilmez iken, turizm sezonlarında ki inşaat yasaklarına harfiyen uyulurken bu basit örneklerin bile es geçildiğine şahit oldum. Hele tesislerimizin mükemmelliği, birden çok dil bilen personellerimiz oluşu göğsümü kabarttı.
Döndükten sonra ilk işim iki ülkeyi kıyaslamak oldu. Ve ulaştığım rakamlar Türkiye’nin artık turizm alanında Yunanistan’ı takip etmediği hatta önüne geçtiğini gösterince inanın sevindim. Ama yüreğim burkularak. Düşünsenize son dönemlerde Türkiye gelen turist sayısı, turizmden elde edilen gelirler gibi konularda ikiye katlamış bu rakibimizi. En basiti geride kalan yıl onlara 15 milyon turist giderken, bize gelen turist sayısı 30 milyonu aşmış.
Ah bir de o terör olmasa var ya?
Gelen turistine sadece (kalo_sórisma) hoş geldiniz sıcaklığından başka bir ilgisi olmayan Yunanistan’ı değil, İspanya’sını da, İtalya’sını da, Mısır’ını da sollar ve ekonomimizi ihya ederiz.
Ne diyelim, İnşallah iyi olur.
Zararın neresinden dönsek kardır !…Ve artık dönmenin günü, saati çoktan geçti, biliyormusunuz. Dilim varmıyor söylemeye ama, yazık bu ülkeye…
(*) Hoşgeldiniz
Yasal Uyarı: Yayınlanan haberin tüm hakları URFAHIZMET.COM’a aittir. Kaynak gösterilse dahi haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın