
İbrahim Halil Okuyan
8 Temmuz 2010
Dünkü yazının devamı..
Bu bakımdan Marshall planı, Afganistan savaşı ve Irak savaşı aynı amaca hizmet eden ve Amerikan hegemonyasının iki farklı dönemine tekabül eden benzer olaylardır.
İran`a yönelik tehditlerin rutinleştiği bugünlerde, Dolar-Euro tartışması yeniden canlanmış görünüyor.
Üstelik bu kez, “senaryo”nun doğruluğuna ilişkin çok sayıda belirti, hatta kanıt bulunmakta.
Amerikalı araştırmacı William Clark, ABD seçimlerinden epey önce yazdığı makalede, İran`ın “yeni hedef” ilan edilmesini, Dolar-Euro çekişmesine bağlıyor.
Clark`a göre İran`a yönelik olası bir saldırı, “Petro-Dolar Savaşının ikinci Aşaması”nı oluşturacak.
Aradan geçen yıllar içinde Euro lehine bir diğer gelişme, Rusya ve Çin merkez bankalarının Euro rezervlerini hatırı sayılır ölçüde artırmaları oldu.
“Petro-Euro”, Amerikan tekelleri için kâbus, Avrupa tekelleri için ise “nimet”.
Amerikan emperyalizminin Irak, İran ve diğer bölge ülkelerini “yeniden şekillendirmeye” girişmesini, bir de bu açıdan değerlendirmek gerek…
İşte bütün bu döngüyü bilen İran; Rusya, Çin, Brezilya, Venezüella ile ilişkilerini geliştirmek ve nükleer teknolojisini geliştirerek Irak durumuna düşmemek istemektedir.
Amerika’nın kendi çıkarı için bizim coğrafyamızda yaptıklarına petrol üretimleri olamayan ülkeler gelişmiş ülkelerde sessiz kalarak destek vermektedirler.
Bütün sınır anlaşmazlıklarının ve toprak kavgalarının arkasında İngilizler vardır.
İngilizlerin çekildiği coğrafyalarda nizasız, kavgasız, huzur içinde tek bir ülke, bölge gösteremezsiniz.
Çekildikleri yerlerde özellikle problem bırakırlar ki,
Elleri o coğrafyadan çekilmesin.
İngiltere demokrasinin beşiği bilinir.
Ama demokrasiyi sadece kendilerine layık görürler.
İngilizlerin çekildiği bütün coğrafyalar acımasız diktatörlerin elindedir.
Zira diktatörleri idare etmek, yönlendirmek ve buyruklara amade kılmak milletleri yönlendirmekten çok daha kolaydır.
Halklar demir yumruklar altında ezilirken bunlar ‘demokrasiyi’, ‘insan haklarını’ değil, diktatörlerden tahtlarını koruma mukabili rüşvet aldıkları imtiyazları, zenginlikleri hatırlarlar.
Bu konularda İngilizler, ABD’nin en sadık müttefikidir.
Meselenin özü: Tevrat’ta Yahudilere vaat edilen topraklar, Büyük Ortadoğu Projesi, Iraktaki Kimyasal Silahlar ve İran’ın nükleer teknolojiyi geliştirme sebepleri hep bahanedir.
Esas amaç Ortadoğu’daki petrolü kullanmak ve petrol sahibi ülkelerin eline gecen petrol gelirini de çeşitli sebeplerle silah satarak tekrar geri almak ve onları her alanda geri bırakmaktır.
Sonuç olarak bu böyle gitmeyecektir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK diyor ki (1933) :
Müstemlekecilik ve Emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiç bir RENK ve IRK farkı gözetmeyen yeni bir AHENG ve İŞBİRLİĞİ ÇAĞI egemen olacaktır!..
Bu günlerin çok uzak olduğunu düşünmüyorum.
Eğer bunu başaramasak o zaman petrol stoklarının bitmesi beklemek lazımdır.
Bu emperyalistlerin bölgeye olan ortadan ilgisini kaldıracaktır.
Saygılarımla.