İbrahim Halil Okuyan
20 Kasım 2011
Bu arada, herkesin merakını,
Aslında pek de fakir olmamasına rağmen,
Yaptığı aşırı hovardalıklara ve kumar masalarına para dayandıramayan Amerika`nın asıl finansörünün kim olduğu cezbediyordu.
Çok geçmeden o da ortaya çıktı: ÇİN.
Çin ve Japonya`nın başını çektiği Asya ülkelerinin günümüzdeki dolar rezervleri “Bir Buçuk Trilyon Doları” geçmiş durumda.
Bugüne kadar dolar biriktirmek dışında yapabilecekleri bir şey yoktu. Zira kazandıkları paranın büyük bölümü, kazandığından fazla harcamaya ve lüks standartlara alışmış Amerikan Halkının şımarıklığından ileri geliyordu.
İhracatlarının büyük bölümünü Amerikaya yapıyorlar, karşılığını dolar olarak alıyorlardı.
Enerji kaynakları sınırlı idi.
Amerika son estirdiği “Özgürlük Terörü” sayesinde Uzakdoğu’dan Ortadoğu’ya dünyanın pek çok önemli enerji bölgesini kontrol altına almış,
“Demokles’in kılıcı” gibi tepelerine asmıştı.
Enerjisi ve doğal kaynakları yeterli olmayan ülkeler neyi nereye kadar üretebilirlerdi ki?
Fakat ellerinde tuttukları toplam miktar en nihayetinde karşılıksız kâğıttan ibaretti ve Amerikan bütçe açığı yarım milyar doları aştığında pek yakında bir gün bu rezervin gerçekten de hiçbir değeri olmayan kâğıt haline gelme tehlikesi iyice belirgin hale gelmişti.
Böyle bir tehlikenin olmaması demek de,
Amerika`nın tüm dünyanın petrol kaynaklarını kontrol ederek gücünü artırması ve dilediği zaman kılıcı kafalarına geçirmesi anlamına geliyordu.
Kısaca kırk katır ile kırk satır arasında kalmışlardı.
Günümüze geldiğimizde ise, kumar masasına iki farklı yeni oyuncunun oturmak üzere harekete geçtiğini görüyoruz:
Latin Amerika’daki oyuncu Chavez, oyunculuktan çok yancılık yapmak ve büyük oyuncu İran’ı desteklemek üzere masada.
Ve “Rejim Değişikliği” için birçok defa suikast teşebbüsü yapılmış (CIA tarafından yapıldığı anlaşılan) Venezuela Cumhurbaşkanı Hugo Chavez da Venezuela petrolünü dolardan başka para birimi ile satmaya başladı.
Petrodolar kedisi çuvaldan çıktı.
İran Cumhurbaşkanı Ahmedi Nejad;
Bütün bunları gözleyerek,
Arı kovanına çomak sokmaya karar verdi ve aynı şeyi yaptı,
Petrolü US Dolardan BAŞKA her para birimiyle sattı.
İran, böyle bir girişimin ardından, Amerika`nın kendisini vurmaktan başka hiçbir şansı olmadığını biliyor.
Zira İran’ın bu girişimi tutarsa, dolar gerçekten bir kağıt halini alacak. Amerika’nın kendisine saldırmaktan çekinmesinin tek yolu ise nükleer silah.
Nükleer silahın da Amerika’ya karşı kullanılacağı sanılmasın.
Amerika`nın gerçek efendisinin İsrail olduğunu biliyor ve vurursan İsrail’i haritadan silerim demek istiyor.
Bu arada, İsrail’in yedi kocadan arta kalmış Hürmüz olduğunu, İsrail’in Siyonist perde gerisi efendilerinin gerektiğinde Amerika’yı da gözden çıkarabileceklerini bildiğinden,
İsrail’e de,
“Amerika’yı terk etmenin zamanı geldi.
Amerika’yı gözden çıkaracaksın, benim de güç olduğumu kabul ederek benimle barış içinde yaşamayı öğreneceksin”
Mesajı veriyor.
Çin ve Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olduğu göz önünde bulundurulduğunda,
Amerika’nın İran’ı vurması,
Nazi Almanya’sından bugüne kadar yüzleşmediği büyüklükte bir düşmanı karşısına,
Yanında hiçbir müttefiki olmadan -İngiltere dahil- alması anlamına geliyor.
İran, dolar kumarını oynamazsa Amerika ile uzun süre komşu kalamayacağını ve eninde sonunda yok edileceğini biliyor.
Bunun tek yolu da nükleer silah resti.
Bunun da bir bedeli elbette var, ama başka çare yok.
Çin, tüm bu denklemin anahtarı ve tam bir ikilemde.
Eğer İran’ı feda ederse, her şeyini aynen Japonya’nın yaptığı gibi Amerika’nın eline teslim etmek zorunda kalacak.
Yeterli enerji olmadan ne üretebilecek,
Ne de Arjantin ve Brezilya gibi rahat sömürebileceği doğal kaynaklar üzerinde at koşturabilmek için gerekli prestiji kalacak.
İhracata dayalı ekonomisi zamanla küçülecek ve şu an için kontrol altında tutup,
Mahkûmları çalıştırmak gibi uyanıklıklar ile kara bile çevirebildiği rejim sorunları başını yiyecek.
Ama eğer İran’ı desteklerse dolar rezervinin elinde patlaması riskini üstlenmek zorunda kalacak.
Arkalarında, onları bir şekilde takip etmeye epey niyetli irili ufaklı sürpriz oyuncular da var.
Olay sadece Amerika, İran, İsrail, Çin hatta Türkiye için değil,
Dünyadaki tüm ülkeler için Arapsaçına dönmüş durumda.
Herkes için “Kırk Katır Kırk Satır” ikilemi mevcut.
Dünyadaki bütün Finansal Sistem bu kaostan etkilenecek.
Üçkâğıtçılık Amerikalılar için bir sona geliyor.
Dünya devletleri ellerinde bulundurdukları US doları yerine kendi milli paraları ile petrol satın alabileceklerini anlarken,
Daha çok “OPEC Devleti” Doları terk edecek.
Amerikalılar için en kötü şey,
En sonunda kendi petrollerini,
Sadece kâğıt para basarak elde etme yerine,
Euro veya Ruble ile satın almak mecburiyetinde kalacaklarıdır.
Bu, ABD ordusunu fonlamanın ve ABD ekonomisinin yıkımının yani Amerikan İmparatorluğunun sonu olacaktır.
“BÜYÜK OYUN” bir sona geliyor ve
ABD’nin bunun için yapacağı fazla bir şey yok,
Diğer Bir Dünya Savaşını başlatmaktan başka..!!!
“PAPAZ KİMDE OYUNU” gibi, Doları kim kime sokuşturabilirse oyunu göreceğiz bundan sonra.
“ELİNDE DOLAR KALAN ÜLKELER” derdine yanacaklar.
Bu elbette birdenbire gerçekleşmeyecek,
Çok uzun zaman alacak ama işler bu noktaya gelip dayandıktan sonra, Doların değerini,
Amerika’nın süper devlet pozisyonunu koruyabileceğini düşünmek pek doğru olmaz.
Özetle;
Ufukta Bol Bol Çatışma ve Kan Gözüküyor Ne Yazık ki.
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
20.Kasım.2011 Şanlıurfa