Mehmet Göncü
23 Haziran 2011
Gerçekten para, doldurulmuş enerjidir.
Örneğin bin liraya bin ekmek alınabilinir ancak bin ekmeği cebimizde taşıma imkânımız yoktur. İşte bu nedenle paraya dondurulmuş enerji diyoruz.
Öte yandan, paranın çok şey olduğu da bir gerçektir. Onunla nesnel çok şey alınabilinir ama bu her şey elde edilebilinir anlamına gelmez. Paranın satın alamadığı şeyler de vardır. Bunların başında AKIL, NAMUS, ŞEREF VE ONUR gelir.
Bu anlamdaki örnekleri çoğaltabiliriz.
Aslında paranın kazanmasından ziyade harcanması daha çok zordur. Bu konuda yaşanmış birçok olay vardır.
İsterseniz aklıma gelen bir olayı sizlerle paylaşalım.
Hemen, hemen günümüzden 50 yıl önceki değerlerle bir tanıdığıma o günün şartlarında servet değerinde bir para şans oyunlarından çıkmıştı.
O arkadaş alın teriyle kazanmadığı bu parayı etrafına üşüşen tufeylilerle birlikte altı ay içerisinde çar-çur etmiş ve sıfıra çıkmıştı. Bu tanıdığım, memuriyet mesleğinden de ayrıldığı için sefil ve yoksul bir hayat sürdüğüne ben bizzat tanık oldum. Bakın, harcamasını bilmediği için para ona mutluluk yerine sefalet getirmişti. Onun için diyorum; paranın kazanmasından ziyade harcanması daha çok zordur. Paranın saadet getirmediği de bir gerçektir.
Öte yandan günümüzde birçok dünya ülkesinde uygulanan ekonomik model, bana göre ne acı ki, tüketim için tüketim modelidir.
İşte bu model çok tüketim için çok paraya ihtiyacı gerektiriyor. Bu nedenle insanlar kısa yoldan çok para sahibi olup zengin olmaya çalışıyorlar.
Gördüğüm kadarı ile bu yola başvuranların birçoğu da başarısız olup, hüsrana uğruyorlar.
İlimiz Urfa’da da kısa yoldan zengin olma hayaliyle başından büyük işlere kalkıp, borç-faiz sarmalının girdabına kapılmış ve sonuçta da hem kendini, hem de ailesini perişan etmiş nice insan tanıyorum. Hâlbuki en büyük zenginlik akıl, ruh ve beden sağlığıdır ve kanatta sonsuz bir hazinedir.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…