Nejat Karagöz
25 Haziran 2018
24
Haziran seçimleri yapıldı, bitti…
Ardında kısa bir süre konuşulacak birkaç konu bırakarak
tarihin sayfalarında yerini aldı.
Seçim şartlarındaki eşitsizlikler, devlet imkânlarının kullanımı, parasal güç
orantısızlığı gibi kısa süre tartışılıp unutulacak olan aksaklıkların dışında
kazananı ve kaybedeni belli bir seçim daha geride kalmıştır.
Sebebi her ne olursa olsun, farklılıklar yüzünden kana
bulanan bu seçim uğruna kaybedilen canlar ve yaralanan on kadar insan oldukça
yüksek bir maliyettir. Telafisi hiçbir şekilde mümkün olmayan bu kayıpları
ailelerin metanetle karşılaması kadar,
bu hunharlığın sebeplerini ortadan kaldırmak bu seçimin galiplerinin
birinci ve asli vazifeleridir.
Ve tabii ki seçimin sonuçlarını saygı ile karşılamak gerekir
ama ülkemizde giderek izi derinleşen siyasal İslam’ın hoyratlığı karşısında
dimdik durulması, bu zaferin faşizme, diktaya, astığı astık kestiği kestik bir
hegemonyaya dönüşmesine izin verilmemesi, hukukun üstünlüğüne, çağdaş ve laik demokrasiye
inananların da asli vazifeleridir.
Seçimin kazananları, kaybedenleri, kazanma veya kaybetme
sebepleri, kimin ne kadar kazandığı veya kaybettiği gibi detay hesaplamaları
siyaset esnafına bırakıp, şunu net olarak ortaya koymamız gerekir: Herkesin,
ülkemizin yarınının bugününden daha aydınlık, daha müreffeh ve çok daha güçlü
olması için yorulmadan, dinlenmeden çalışması gerekir.
Ve bunun için gerekli gücü ve azmi yürekten inandığı
demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi vazgeçilemez değerlerden alacaktır.
Seçimden önceki son virajda bu değerlerle yollar ayrılmış
olsa da…