Cüneyt Gökçe
5 Şubat 2009
Yüce Allah’ın, Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gönderdiği mesajların tamamında ortak özellikler vardır. Zaten Kur’an-ı Kerim’de peygamberler arasında ayırım gözetilmediği ve gözetilmemesi gerektiği açıkça belirtilir. (Bkz. Bakara Suresi, 285. ayet)
Kuşkusuz, bütün dinlerin temel amacı, insanlığın iki cihan saadetini temin etmektir. Asıl, esas ve kaynakları “bir” olan bu kurumların; geldikleri zamanın özelliklerine uygun bir biçimde hüküm icra etmelerinin yanı sıra, temel hedeflerinin tevhid, haşir ve kulluk olduğu da bilinmesi gereken bir husustur.
Beşerî bir takım müdahalelere maruz kalmış olan Kur’an’ın dışındaki diğer ilahî kitapların kalıntıları arasında mahfuz kalan bazı ifadelerin özgün özellikleri, yani vahye mensubiyet hususiyetleri hemen dikkat çeker. Örneğin, Tevrat’ta yer alıp İsrail oğullarını hidayet ve kurtuluşa çağıran ve “on emir” olarak bilinen maddelerin neredeyse tamamı İslamiyet’te de aynen korunmuştur. Bunlara maddeler halinde göz attığımızda şu ifadeleri okumak mümkündür:
1. Allah’tan başka ilâhların olmayacak. Tevhidin temeli sayılan bu ifade, İslam dininin de temel öğretileri arasında yer alır. Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde tevhid inancına vurgu yapılmakta ve buna dikkat çekilmektedir. Örneğin, İsra suresinin 22. ayetinde: “Allah ile birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın” buyrulmaktadır.
2. Kendin için oyma put yapmayacaksın. Şirki yasaklayan bu emir de Kur’an’ın temel hedefi ile aynıdır. Şirkin çirkinliği ve yasak oluşu çok sayıda ayet-i kerimede dile getirilmektedir. Şu’ara suresinde yer alan: “Sakın Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun” şeklindeki 213. ayet bu örneklerden sadece bir tanesidir.
3. Allah’ın ismini boş yere anmayacaksın. Allah’ı anmak ve bu zikirden önemli hedefler amaçlamak, huzur ve saadetin kaynağıdır. Örnek olarak şu ayete kulak verelim: “Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.” (A’la suresi, 14. ve 15. ayetler) Görüldüğü gibi burada; Allah’ı anmak, kurtuluşun sebebi olarak vurgulanmıştır.
4. Cumartesi günü hiçbir iş yapmayacaksın. İsrail oğullarına ait olan bu hüküm, bir nevi imtihandır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de de pek çok imtihan noktasına dikkat çekilmiştir. Mesela, Bakara suresinin 155. ayetinde imtihan çeşitlerinden bazılarına işaret edilerek şöyle buyrulmaktadır: “And olsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz.”
5. Babana ve anana hürmet edeceksin. Anne ve babaya saygının, İslam’ın ana emirleri arasında olduğu bilinen bir husustur. Pek çok ayet ve hadiste bu konuya dikkat çekilmiş ve önemi ısrarla vurgulanmıştır. Kur’an-ı Kerim’de yer alan şu ayeti birlikte okuyalım: “Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun anne karnında taşınması ve sütten kesilme süresi toplam olarak otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: ‘Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.’ “ (Ahkaf suresi, 15. ayet) Ayrıca, Hz. Peygamber’in; cenneti, anaların ayağı altında göstermesi bilinen bir husustur.
6. Adam öldürmeyeceksin: İnsanoğlu çok değerli bir varlık olup Allah’ın yeryüzündeki halifesidir ve kendisine çok büyük değer verilmiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, bir insanın öldürülmesi, tüm insanlığı yok etmekle eş değer tutulmuştur. Öldürme olayı insanlığın yüz karası olarak tarihteki yerini korumaya devam etmektedir. Oysa Allah’ın yarattığı canı ancak O alır. Maide suresinin 32. ayetinde yer alan “Kim, bir insanı, haksız yere öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür” mealindeki ifadeler gerçekten dikkat çekicidir.
7. Zina etmeyeceksin: Nesil ve toplumları mahvedip ocakları söndüren ve pek çok aileyi dağıtan bu çirkin eylem; Kur’an’ın mücadele ettiği hususların başında gelir. Ayet-i kerimeyi örnek olarak beraber okuyalım: “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.” (İsra suresi, 32. ayet)
8. Çalmayacaksın: Çalmanın pek çok çeşidine işaret etmek mümkündür. Hırsızlık yapmak, mesaiden çalmak ve dolayısıyla harama tevessül etmek örnek olarak sayılabilir. Yüz kızartıcı suç ve eylemlerden sayılan bu davranış İslam nazarında çok çirkin ve merduttur.
9. Yalan şahitliği yapmayacaksın: Yalancılık ve yalan şahitlik, kişilik zafiyetinin en belirgin özelliğidir. Yalancılık, bir inkâr eylemidir. İtibar kaybına da sebep olan bu davranış, pek çok zulüm ve haksızlığın kaynağıdır. Furkan suresinin 72. ayetinde yalancı şahitlikten kaçınanlar övülmüş ve şöyle buyrulmuştur: “Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.” Nahl suresindeki 105. ayet de gerçekten dikkat çekicidir; birlikte okuyalım: “Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.”
10. Komşunun hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin: Komşuyu kollayıp korumak ve onun hayırhahı olmak istenmiş iken onun malına ya da her hangi bir şeyine göz dikmek gerçekten çok çirkin bir harekettir. Sorumluluklarımızın pek çoğuna işaret edildiği şu ayetin mealine birlikte göz atalım: “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisa suresi, 36. ayet)
İlahî emirleri yerine getirip yasaklarından kaçınmamız dileğiyle…