İbrahim Halil Okuyan
17 Kasım 2009
PROF. DR. KENAN DEMİRKOL, akıllı beslenmenin matematiğini anlattı…
‘Damar tıkayan kolesterol değil, şeker!’
Gazetelerden kesip buzdolabına astığınız bütün ‘kibrit kutusu
kadar’ reçetelerini çöpe atın!
Prof.Dr. Kenan Demirkol, A’dan Z’ye akıllı beslenmenin matematiğini anlatıyor…
Şeker, vücudumuzu, demir paslanır gibi paslandırıyor, eskitiyor; çocuklarımızın hücrelerini 12 yaşında yaşlandırıyor.
Şekeri, gıda sanayinden söküp atmak zor ama işe evlerimizin kapısından başlayabiliriz!
Prof. Dr. Kenan Demirkol genel cerrah.
Muayenehanesinin kapısında ‘prof.’ yazmıyor.
‘Ben üniversitede hocayım, burada hekim’ diyor.
Söz bir ara ‘kronometreli doktorlara‘ geldiğinde, yani 15 dakika muayene süresini aşınca ikinci vizite ücretini alanlara çok şaşırdı.
Çünkü kendisi saat takmıyor, ‘dalgınlıkla saatime bakar da
hastayı tedirgin ederim’ diye.
Uzmanlık alanı, beslenmeyle yakından ilgili olan sindirim sistemi organları.
Ancak Demirkol bir ‘akıllı beslenme’ uzmanı.
Bunu bir insanın tüm bedenine ilişkin olduğu kadar, siyasi ve toplumsal boyutlarıyla da ele alıyor.
Peki, beslenme nedir? İlk aklımıza gelen, şişmanlık-zayıflık.
Özellikle kadınlarda modasına göre sıfır bedenle, 90-60-90 arasında değişen ölçülerde olmak ya da olmamak.
Doğru mudur? ‘Kibrit kutusu kadar’ reçetelerini bir yana
bırakıp, Demirkol’a: ‘Neden düşmandır şu ünlü üç beyaz?‘ diye sorduk.
O, şekerle başladı.
‘ŞEKER TÜKETİMİYLE HASTALIK ARTIŞ EĞRİSİ PARALEL’
Kısmen ya da tümüyle beslenme alışkanlıkları sonucu
oluşan kronik, aslında önlenebilir hastalıklar, çok büyük bir toplum
sağlığı sorunu haline gelmiştir.
ABD’de 20 yaş üstü erişkinlerin yüzde 65’i ya şişman ya daha da ileri aşamada. 64 milyon insanın koroner kalp hastalığı, 11 milyon insanın şeker hastalığı, 37 milyonun kolesterol yüksekliği vardır.
Ülkemizde kalp hastalığı sıklığı bu boyuta henüz gelmemiş gözükse bile, şeker hastası sayısının dört milyon olduğu göz önünde bulundurulursa, yakın zamanda vahim bir tablo ile karşı karşıya kalacağımız açıktır.
Ne zaman ki şeker pancarından şeker üretilmesi Avrupa’da
ortaya çıktı, soğuk iklimlerde de şekere dönüşebilecek bir besin
maddesi keşfedildi, toplumların şeker tüketimi arttı.
Toplumların şeker tüketiminin artış eğrisiyle, hastalıkların artış eğrisi bire bir örtüşüyor.
Çünkü şeker sadece kalorisiyle, şişmanlatıcı etkisiyle zarar vermiyor, doğrudan kimyasal yapısıyla da çok tehlikeli.
‘Şeker yiyeyim oradan aldığım kaloriyi başka yerden kısarım’ demek çok yanlış.
İnsan vücudunun şeker almasına gereksinim yoktur.
’12 YAŞINDA YAŞLANDIRIYOR’
Çocukların enerjiye ihtiyacı var diye belli miktarlarda yemeleri
doğru değil mi?
– Asla doğru değil.
– Peki, enerji ihtiyacımızı nasıl karşılayacağız?
– Taş devri döneminde insanlar hayvan avlar ve bitki toplar.
Şeker sadece meyvede var.
Meyve esas olarak bir kültür bitkisi.
Doğal ortam sebze ağırlıklıdır.
İnsan eli ne kadar fazla değmişse bir gıda maddesine, o
oranda olumsuzlaşıyor..
O dönemde, insanların kan şekeri 60 dolayındaymış.
Bu devirlere geldikçe şekerle tanışıyor ve alışkanlıkları değişiyor.
Dolayısıyla ortalama kan şekeri de değişiyor.
Şimdi 100’lerdeyiz, 120’de şeker hastalığı.
Biliyorsunuz şimdi şeker hastalığı iki türlü.
Bir doğumsal genetik özelliklerle alakalı tip 1 diyabet.
Bir de edimsel tip 2 diyabet.
Pankreas organının artık yeterince insülin üretememesiyle ortaya çıkar.
Yaşlanma süreci olarak kabul edilir.
60’lı yaşlarda görülmesi beklenir.
Ama şu anda 12 yaşındaki çocuklarda tip 2 diyabet var.
Sağlıklı beslenmede şekerin hiç yeri yok.
Tamamen bir damak alışkanlığıdır.
‘KANSER HÜCRESİ DE ŞEKERLE BESLENİYOR’
– Ama beyin sadece glikozla beslenmiyor mu?
– Doğru. Ancak, bu glikozu her türlü karbonhidrat içeren bitkiden vücut elde ediyor.
– Kanser hücresi de şekerle besleniyor. Özellikle kemoterapi gören asla şeker yememeli.
Şeker pancarından veya şeker kamışından elde ettiğimiz şeker
‘sakaroz‘, iki ayrı molekülden oluşan bir birleşik moleküldür.
Sakarozu biz yer yemez vücudumuzda glikoz ve fruktoza ayrışır.
Glikoz kan şekerimizin de adıdır.
Hemen kana karışır ve kan şekerini yükseltir.
Vücudumuz şekerin zararlı olduğunu bildiği için korkudan hemen insülin salgılar.
Çok fazla miktarda şeker yemişsek, gereğinden fazla insülin salgılanır.
İnsülin o şekeri hemen alır vücudun bir enerji açığı varsa kısmen enerjiye dönüştürür.
Ama insan vücudu çok tasarruflu bir biyolojik bünye.
Çok az enerjiyle çok işler yapabilir.
Mutlaka yediğiniz şekerde bir fazlalık olacaktır.
Bu fazla şeker, insülin aracılığı ile ya kas ve karaciğerdeki şeker depolarına götürülecek ki, vücudumuzun şeker deposu
Orası da sürekli doludur, hiç boş kalmıyoruz çünkü.
İnsülin bu şekeri alacak ve yağa dönüştürecek.
Dolayısıyla sizin yediğiniz şeker vücudun değişik bölgelerinde yağlanmalara sebep olacak.
İnsülin salgılandığı için bir de tokluk hormonu salgılanır.
Hiç olmazsa şekerin glikoz bölümü bir derecede tokluk yarattığı için daha fazla şeker yemenizin de önüne geçmiş olur.
Şekerin ikinci bölümü olan fruktoz; çok az oranda insülin salgılatır.
Dolayısıyla sınırsızca yiyebiliriz.
Fruktoz günde
Bu da
Günde bundan fazla yenirse karaciğerde trigliserite dönüşür.
Trigliserit kan yağıdır.
Bu hem karaciğer yağlanmasına, hem damar sertliğine, hem de vücudumuzun yağlanmasına yol açar.
Bugün Amerika’da alkole bağlı sirozdan daha çok, karaciğer yağlanmasına dayalı sirozdan karaciğer nakli gereksinimi duyuluyor.
‘MEYVE YİYORSAN, ŞEKER YEME’
– Yiyeceklere ve içeceklere bunu tercüme edersek.
– Bir kutu meşrubatta
İnsanoğlunun
gerekir.
Diyelim ki çok aşerdiniz, 2 parça çikolata yediniz, o gün
meyve yemeyin.
Bir matematik yapmak zorundayız.
Elbette, meyveden elde etmiş olduğumuz bir takım vitamin ve antioksidanları da feda etmiş oluyoruz.
– Meyvelerin şeker oranları farklı değil mi?
– İncir ve muz en çok şeker içerenler.
Ama onun dışındaki meyveler aşağı yukarı aynı.
– Okuyucularımız söyleşimizden sonra bir reçete çıkartabilirler mi?
Bunu yemeyeceğim, şunu yemeliyim diyebilir mi?
Bu sistemin içindeyken, nasıl başaracaklar bunu?
‘HAYVANLARA YAPTIĞIMIZ…’
– Ben kendim yapmadığım şeyleri topluma anlatamam. Ben böyle ve de çok keyifli yaşıyorum.
Sunulanlar içinde sağlıklı beslenmeyi bir şekilde yapmak mümkün.
– Aslında hayvanlar yapabildiklerine göre.
– Hayvanlar yapamıyor bu işi, Çünkü hayvanları biz besliyoruz.
Tıkıyoruz ahırlara ‘şunu yiyeceksin’ diye hayvanlara hayvanlık
yapıyoruz.
– Oysa tavuklar bütün gün eşelenir durur, ihtiyacı olanı seçer yerdi.
Filler örneğin hastalandığı zaman belli ağacın yapraklarını gider
yermiş ilaç niyetine.
– Evet, bu tüm hayvan âleminde var.
Saygılarımla.