Mehmet İmre
21 Mart 2006
Nevruz; yeryüzünü sevgi ve kardeşlikle coşturan, baharın müjdeleyicisi ve yüzyıllarca devam eden bir gelenektir. Tarihi bilinmemekle beraber birçok ülkenin de sahiplendiği Nevruz, kimilerine göre Ortaasya Türk’lerine, kimilerine göre ıran Kültürüne, kimilerine göre de Doğu Kürtlerine ait olan Nevruz geleneği, bazen de Hz. Ali’nin doğum günü olarakta kabul edilir. Böylece yüzyıllarca Nevruz, baharın ilk günlerinde coşku ve mutlulukla kutlanır. Bundan dolayı, Doğa güneşin yedi rengine kuşandı. Evlerin kapısı bahar şenliğine açıldı. ınsanlar bugüne has türküler okuyup, şiirler yazdı. Duygularını renkler aracılığıyla yumurta kabuklarına çizdi. Büyük ateşler yakıp tek omuz olarak coştu. Kar çiçeği bütün gücüyle yeryüzüne çıkıp güzelliğini sergiledi. Gece-gündüz eşitlendi. ınsanlar, Allah’ın bu yaratışı karşısında güzel dilekler tutup yarına umutla baktı. Nevruz her yıl ülkemizde bir dizi etkinlikle kutlanır, hatta birçok kuruluş Nevruz’u ideolojisi açısından bir araç olarak değerlendirir. Önceleri Nevruz kutlamaları uğruna doğada birçok insan çeşitli kazalar nedeniyle hayatını kaybedebiliyordu.. şimdi ise halk bu Nevruz kutlamaları sebebiyle mutluluğunu ve bu mutlulukla beraber kardeşlik,birlik ve beraberlikle kendini en iyi şekilde sergilemektedir. Tabi kötü emeller peşinde olan insanlar ve dış güçler mutluluğu çekemeyeceklerdir. Haliyle kışkırtmalar ve provakasyonlar yapmaktadırlar. Halkımıza düşen görev ise uyanık olmak, oyunlara gelmemek ve yasal çizgileri aşmamaktır. ıçinde bulunduğumuz Nevruz ayını iyi değerlendirmek, çölleşen ülkemize Nevruz’un ruhuna uygun bir şekilde birer ağaç dikmek, ağaç ve yeşil sevgisini çocuklarımıza aşılamak ve bu konuda toplumla birlikte hareket etmek gerekir. Nevruz sevgisinin gönüllerimizden hiçbir zaman eksik olmaması dileğiyle.