Sabri Dişli
7 Şubat 2008
“Sabri Bey günaydın
Yazılarınızı büyük bir zevkle takip ediyor ve okuyorum son zamanlarda televizyonlarda Gaziantep ve başka şehirlerin düşman işgaliyle ilgili diziler yayınlanıyor acaba Urfa kurtuluş savaşı ile ilgili dizi çekilse Urfa dizi için çok müsait bir şehir bununla ilgili bir yazı bekliyoruz selamlar Mehmet inci…”
Sevgili Mehmet ınci…
Mehmet kardeş çok haklısın…
Lakin gel gör ki bu memleketin bekçileri var…
Bekçidirler ya! Beklerler…
Sese sedaya her şeye tepki verirler…
Bekçileri aşmak öyle kolay değildir…
Diyelim dizi çevireceksiniz… Bu adamların büyük-büyük başlarından birini bulup “Danışmanlık” adı altında ücret ödeyeceksin.
Yoksa vay halinize!
Büyük baş, çevresinde odaklanmış; saf, temiz, mürit, yandaş yoldaş kardaşı anında kullanır…
Her biri ayrı cephede harekete geçirilir…
Bir de bakmışsınız ki; dizi film çevirenler aforoz edilmiş…
şimdi siz Sinema camiasından olsanız, aforoz olma pahasına o şehre gider misiniz?
Oysa bu kent havzası geçmişte Türk sinemasının klasikleri arasına girmiş önemli filmlere stüdyoluk yapmıştır.
Bilir misin? Urfa’da çevrilen 3 film uluslar arası alanda saygınlığı olan ödüller kazanmıştır.
Türk sinemasının ilk dini içerikli filmi de Hüseyin Peyda tarafından Urfa’da çevrilmiştir…
Yoksulluk, yokluk, susuzluk, doğunun geri kalmışlığı bu filmler sayesinde gündeme taşınmıştır.
ABD’nin kültür ihracının en önemli dönesi sinema ve görsel yayın değil midir?
Sevgili Mehmet…
Tepkiler yalnız sinema alanında kalsa amenna!
Örneğin; şiir yazanından tutun da köşe yazanına… Haleplideki Temalı Parka, ıbrahim yolu yürüyüşüne, dinler arası diyaloga bile karşı çıkan birileri vardır… Hatta onlara göre Urfa da bilimsel araştırma, arkeolojik kazı yapan yabancılarda da ajandır…
ıyi niyet cellatlarının her birinin cebinde bir “din karşıtı” silahı var ki…Nişan almalarına gerek yok.. Basıyorlar düğmeye… Hedefe güdümlü…
Bu nedenle Demirperde ülkeleri gibi içe kapanarak hapsolduk… Pop starlarla, sıra gecesi yırlamalarıyla gündeme geliyoruz.
ıdealist, samimi, içten yalansız, dolansız, iyi niyetli karşıt görüşlü arkadaşları tenzih ederim.
Ama birileri var ki; “Çarşı her şeye karşı”
Sevgili Mehmet…
Her şeye rağmen vakit geç değildir…
şanlıurfa Kurtuluş günlerinde yaşanmış onlar-ca öyküyü, sinema fantezisine uyarlayacak, senar-yolaştıracak seviyede yazar arkadaşlarımız var…
Geriye ne kalır? Filmi çekecek sinema şirketi ve kapital…
Eften püften şeylerle “Kentin Kültürünü tanıtıyorum” adı altında harcanan paraların musluğunu bir hafta ya da bir ay kessek…
Biriken parayla “Ödüllü Senaryo Yarışması” da düzenlenir… Film de çekilir… Belgeselde… Yani bu olayı teşvik edip tetiklememiz, canlandırmamız lazım.
Tabi bu tür projelerin organizesinde cepsel ve kişisel bakımdan tatmin olmayanlar: Kadı kızında bulacakları hatalarla yine güdümlenerek, gündem oluşturmaya çalışacaklardır.
Onlara rağmen aşacağız bütün bunları Mehmet… Yeter ki senin gibi duyarlı insanlar sesini yükseltip olayı sahiplensin…
Hoşça kal, iki gözüm…