Mehmet Göncü
5 Kasım 2015
Rivayet
olunur ki, adamın biri çok az olan parası ile küçük bir toprak parçası alır.
Aldığı
tarla taşlık, çukur ve dikenli bir yerdir.
Adam
uzun bir uğraşla bu tarlayı taştan dikenden temizler, çukur yerleri toprakla
doldurur ve tarlayı sürerek ekime uygun bir hale getirir.
Ancak
bu arada da çok yorulmuştur.
Biraz dinlenmek için bir taşın üzerine oturur ve
tarlasına bakarak, şöyle seslenir:
– Ey
toprak, şimdi yeni benim oldun.
Birkaç
kere bu seslenmesini sürdürünce toprak dile gelir.
–İlkin bu adam çok yoruldu onu üzmeyeyim diye
sana cevap vermedim ama sen çok ileri gittin. Bak beni iyi dinle. Bana senin
gibi yüz binlerce kişi “Benim oldun” dedi ama ben senden evvelkilerin hiç
birinin malı olmadım. Aksine hepsi benim malım oldu. “Unutma sen de Benim malım
olacaksın” der.
Aslında
bu kısa öyküden çıkarılacak çok ders vardır. Tabi ki alana.
Bakınız
Yunus Emre de bu konuda neler söylüyor:
Mal
sahibi mülk sahibi
Hani
bunun ilk sahibi
Mal
da yalan, mülkte yalan,
Var
biraz da sen oyalan
Bu manada bir anonim şiir de Urfa Bediüzzaman
kabristanındaki bir mezar taşında yazılıdır:
Çeşm-i
ibretle nazar kıl; bu dünya misafirhanedir.
Hiç
mukim adem bulunmaz, ne acib kâşânedir.
Bir
kefendir sermayesi, akıbet şah-ı geda
Pes
buna mağrur olan, mecnun değil, ya nedir?
Dürüst ve şeffaf bir toplumda, engin gönüllü
dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…