İbrahim Halil Okuyan
3 Mayıs 2016
Bazen
bir hikâye;
Çevremizdeki
olayları daha iyi analiz etmemize yarayabiliyor.
Aşağıda
okuyacağınız hikayeden derin dersler çıkarmak sizin elinizde.
Hikayemiz
bir havaalanında başlıyor.
“Yolcular
uçağın yanında otobüsten inmişler. Bavullarını gösteriyorlar… Birden uçak
şirketinin minibüsü yanlarında durmuş; içinden de kaptan pilotla, yardımcı
pilot inmişler.
Yolcular
fena halde şaşırmışlar. Nasıl şaşırmasınlar? Kaptan pilotun elinde bir beyaz
baston. Kolunda 3 noktalı bant, Yardımcı pilotun elinde bir köpek tasması,
Tasmanın ucunda da yol gösterici bir köpek.
Sağa
sola çarparak öyle ilerliyorlar.
“Bir
nisan” da değil ama Şaka herhalde diye düşünmüş yolcular, doluşmuşlar
uçağa…
Uçak
pistte hızla ilerlemeye başlamış. Yolcuların gözleri camda. Uçak hızlanmış.
Yolcular endişelenmeye başlamışlar. Uçak daha hızlanmış. Pistin sonu görünmeye
başlamış. Uçak iyice hızlanmış. Bazı yolcular paniklemiş dua etmeye
başlamışlar. Uçak son hıza ulaşmış. Bu arada pistin sonuna da ulaşmış. Birkaç
metre sonra betonun bitip çimlerin başladığını gören yolculardan biri dehşet
içinde acı bir çığlık atmış…
Tam
o anda kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş.
Uçak
tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış.
Kaptan
pilot arkasına yaslanmış.
Derin
bir nefes almış ve yardımcı pilota dönmüş:
–
Biliyor musun? demiş. Bir gün çığlık atmayacaklar ve hepimiz öleceğiz!..”
Durumumuz
budur.
Her
şeyi Allah’a havale ediyoruz.
Allah’ın
bize diğer canlılardan farklı olarak ekstra olarak verdiği aklı kullanmıyoruz.
Aklımızın
farkında değiliz.
Kafamızı
yormuyoruz.
Sadece
“Dua” ediyoruz. Hep başka birinin çığlık atmasını bekliyoruz.
Bir
gün uyanmamız dileğiyle,
Saygılarımla..
İbrahim
Halil Okuyan
İnşaat
Yüksek Mühendisi