Bülent Okutan
2 Haziran 2008
Siz hiç Antalya’daki camdan yapılmış Fuar ve Kongre Merkezini gördünüz mü? Ya da başka illerde ki buna benzerlerini. Çoğunuzun hayır dediğini duyar gibiyim.
Peki bizde bu tarz bir şeyler var mı ?
Yok.
Haleplibahçe Projesi kapsamında düşünülmüştü, ama onun da dibinden Amazon ablaların muzır mozaikleri çıktı, harçta öylece bitip, inşaat paydos etti.
Tek salonumuz DSı’ de.
Fuar ve Kongre Merkezlerini ise hak getire.
arım Fuarları yapılıyor. Akçakale yolu üzerinde, Isırgan otları arasında.
Ev sahibi biz bile değiliz, özel şirketler.
Alan zaten Kongre Merkezi hiç değil. Birileri üç-beş dönümü kapatmış, fuar diye üç günlüğü, metrekaresi bilmem kaç bin dolardan malı götürüyor.
Açılışları yapanlar ise sevgili Devlet Büyüklerimiz.
Demiyorlar, yahu bu şehir GAP’ın Başkenti. Bu kadar gelen gideni var. Tonla etkinlik. Niye biz bir Fuar ve Kongre Merkezi yapamıyoruz. Yapamıyorlar.
Totik (anlayış) meselesi…
Haliyle bu tip Merkezlerin yokluğu nedeni ile bir faaliyet icra edilirken nereyi boş bulursak, orada da çadırı kuruyoruz.
Panayır misali.
Halil ıbrahim Buluşmalarının Urfa versiyonunda olduğu gibi.
Yer ve Merkez yok ya. Dergah Platformunda fuar açtık. Tencereyi de korkumuzdan 6 Milyon Dolara sigortalayıp Müzeye koyduk. Maazallah Dergaha yerleştirsek, bir de oradan çaldırsak, ıslam alemi bizi aforoz eder.
Merak edip gittim FUARA!…
Dolmabahçe Sarayı’nda trilyon harcayanlar, Hasbahçe’de Sonbaharı Urfa’ya taşımışlardı. Mübarek Batı şeria’da ki, şattül Arap Mıntıkasındaki Mülteci Kampı.
Kızılay Çadırlarından daha konforsuz standlar, polisler, polisler, polisler….
Tüm Vali Muavinleri seferber, etraflarında alt kadroları , gözlerinde güneş gözlükleri ile geziyorlar.
Göze batan başka yabancı yok.
Pankartlarda ‘Buradayız’ yazıyor.
7 Nolu Standda Nijerli bir zenci ilgi odağı. Abut(zenciler için kullanılan tabir) görmemiş gibi millet, bununla hatıra fotoğrafı çektiriyor. Yanında da iki Çeçen ise, ellerindeki hurda tüfekleri gençlerin eline tutuşturup, direnişçilik oynuyor.
Az ilerde ki asırlık Çınar ağacının etrafı ise dönme dolap. Resmi kıyafetli polislerimiz fuar alanına giren sokak çocuklarını kovalamakla meşgul.
Ve cızırtılı hoparlörlerden bir anons yükseliyor akşam saatlerinde ;
‘Halke Kulp’e’
şaka!…
Anons şu şekilde;
‘Degerli misafirlerimiz. Çıhardan gelen misafirlerimizi agırlamak içün, Urfalı ev sahiplerimiz beklemektedir. Lutfen çıhardan gelen misafirlerimiz dört yoru (numaralı) stadın (standın) önüne gelsinler.
Ve anons devam ediyor;
‘Tüm stadlarımız (Ali Sami Yen dahil!) saat 18.30’da kapanacaktır.
Yav ölemisin, öldüremisin?
Arkadan cızırtı devam ediyor. Belli ki mikrofon açık kalmış. Bir bayanın isyanı yansıyor hoparlörlere.
‘Bak bir defa söylerim sonra anons etmem ona göre’
Ve az önceki davet, öfkeli bir bayan sesi ile yansıyor Dergah Platformuna…
şimdi uyanık bazı okurlarım sorabilir.
Organizasyon Uluslar arası, niye sadece Türkçe anons yapılıyor ki diye.
Valla ben orada sadece yabancı olarak o rengi ve bahtı kara, abutu gördüm. Başka bir Uluslararasılık gözüme ilişmedi.
Artı anonsları, ben Urfalıyım, anlayamadım, abut napsın, nasıl anlasındı fukara?
Ayıptır beyler. Bari etkinliği adına yaptığınız o kutsal şahsiyete, saygı duyup ciddi, titiz olsaydınız, ama neredeeee!…
Velhasıl bir fuar gerçekleştirdik. Kongre ve Fuar Merkezsiz ilimizde.
Ortalarda da kimsecikler yoktu.
Afişlerde ise tek kelime yazıyordu ;
‘BURADAYIZ’
Kimdiyse artık onlar?