Remzi Mızrah
8 Temmuz 2009
Okumanın önem kazandığı ve eğitimin toplum hayatında sistemli bir şekilde ele alınmaya başladığı 1900’lü yılların başından bu yana, yönetimler geniş kitlelere okumayı sevdirmek için çeşitli arayışlar içine girmişlerdir.
Bu konuda en göze batan faaliyetler okuma kampanyaları olmuştur. Çeşitli kurum ve kuruluşlar, kamuoyunun dikkatini çekecek mekânlarda topluca yaptıkları kitap okuma etkinlikleriyle topluma mesaj vermeye çalışmışlardır. Şanlıurfa Milli Eğitim Müdürlüğünün sürdürdüğü “Şanlıurfa Okuyor” kampanyası bu kapsamda değerlendirilebilir.
Bir diğer yöntem daha çok kütüphanelerin kullandığı bir yöntemdir. “En çok kitap okuyana ödül verme”. Buda değişik kurumlar tarafından birçok kere kullanılmıştır. Kütüphanelerden en çok faydalanan ve en çok kitap okuyana kişilere, kitap, çeşitli yiyecekler ve bazen de altın ödül olarak verilmiş ve okuma cazip hale getirilmeye çalışılmıştır.
Kitap okutmanın başka bir yolu da kişilere kitap hediye etmek olmuştur. Özellikle bayramlarda, çeşitli törenlerde yapılan yarışma sonuçlarında muhatap kişiye bir kitap hediye edilerek kişi sevindirilmiş, kitapta hediye edilecek nesne konumuna getirilerek itibarı yükseltilmiştir.
Bunun yanında basın yayın organlarında kitap ve okumayla ilgili olumsuz haberleri tırpanlamakta faydalı olur diye düşünüyorum. Mesela gazetede bir haber başlığı: Okuma aşkı başına iş açtı, şimdi böyle bir haber insana okumayla ilgili nasıl bir fikir verir diye sormak istiyorum. Elbetteki insanı korkutur ürkütür.
Okumanın ihtiyaçtan bilindiği ülkelerde “Kitap Okuma Cezası” insanlara komik gelebilir ama bizim gibi ülkelerde böyle tatlı cezalara ihtiyacımız var diye düşünüyorum. Tabii cezayı keseceğimiz kişinin görme özürlü olmaması ve okur-yazar olması şartıyla.
Yukarıda sayılan kitap okutma yöntemlerinin tamamı bir şeyler yapabilmek çabasıyla ortaya konan ürünler ama teknik olarak bu faaliyetlerin insanlara okuma alışkanlığını kazandırmayacağı ortada. Çünkü hepimiz biliyoruz ki insanla okunan kitap arasındaki dostluk bir gecelik ilişki gibi olamaz, okumaktan alınan zevkin süregenleşmesi ve okurla kitabın birbirine bir ömür boyu yakın olması sağlanmadıkça, kitaplar hep üzgün dostlar olarak kalacaktır evimizin en güzel köşesindeki raflarda. Onları sevgimizden mahrum etmeyelim. Ve okumama alışkanlığımızı okuma alışkanlığına dönüştürmek için çaba gösterelim.