Mahmut Çepoğlu
1 Ağustos 2007
“Kısa ayrılıklar uzun mutluluklar getirir” sözünü duymayanınız yoktur. Lakin şartlar bir türlü el vermez ki yılın yorgunluğunu birkaç günlükte olsa bir şekilde çıkarmak nasip olsun. Gitmek gerek, gezmek gerek, farklı kültürleri, insan ilişkilerini özümseme, farklı bir doğayı, farklı bir çevreyi ve verilen değerleri görmek örnek almak. ınsani ilişkilerde de farklılık görüp kendinizi yenileyeceğinizden şüpheniz olmasın.
Hayli yorgun ve bitkin bir yaz daha geçiriyorum. Bir daha tatile çıkıp çıkmayacağımız belli değil. Ama hep kafamda var bir yerlere çekip gitmek. Bu yaz boyu yaptığımız tamirat ve onarım, diğer yanda nafaka uğruna verdiğimiz uğraş, dahası otuz yedi yıldır yazmayı kendimize dert edinmemiz, hepsi bu yorgunluğun nedenleri arasında.
Yine pılımızı pırtımızı toplayıp yollara düşelim, diyorum şu laptop (dizüstü) bilgisayarımı bu kez sahip olmanın kolaylığını yaşayacağımdan onu taşımaktan zevk duyacağım. Hani insanları küçümseme anlamında ekmek parası kazananlara “hamal gibi” benzetme yaparız ya…Bazen çalışkanlığı, fedakarlığı ifade eder, bazen küçümsemeyi. Oysa yaşam boyunca hepimiz birer “hamal” olduğumuzu unutuyoruz. Kimimiz yük taşır, kimimiz evrak taşırız. Hani eve de paşet poşet yiyecek taşırız. Onun için kitap taşımak bilgisayarı taşımanın sevgisini hiçbir hamallığa değişmem. ıkinci sevdiğim hamallık çocuklarıma yiyecek taşımak olduğudur ki bunu hepiniz yaparsınız.
Tatil dedik ya!… nere gidelim demeyin, çıkın yollara. Kesenize uygun bir yerleri kendinize mekân seçeceğinizden şüpheniz olmasın. Gezdiğim yerleri anımsayınca “siz niçin gidemeyesiniz” diyorum.
Bir yıl Karadeniz turuna çıkmıştık o güzelim doğayı hiç unutamıyorum. Her kare bir kartpostaldan fışkırmış gibi. Etrafı hayranlıkla izleyeceğinizden şüpheniz olmasın. Ne zaman sarı sıcakları bağrımızda hissedersem hep Karadeniz de gördüğüm güzellikleri hayal ederim. Bana göre vakit varken bu yaz bunları kaçırmamak gerekir.
Birkaç yaz Akdeniz sahillerini kendime mesken edindim. Bazen erkek erkeğe, bazen bir deli fişik gibi idim. Hiçbir zaman aile gezmenin mutluluğunu anlatamam. Doktorların denizin sağlığa çok iyi geldiğini söylemesine ve bilmemize rağmen, deniz sıcağına ve küf kokusuna dayanamıyorum. “Demiri nem erkeği gam çürütür.” Sözüne istinaden olacak ki deniz kenarında yaşayanlar yazla birlikte yaylaya çıkarlar. Bunu göz önünde bulundurarak bir yaz bende yaylaya yol aldım. “Yayla yolları” deyip uzayan türküler kadar güzeldi. O dağlardaki yeşillikler göz estetiğimize renk katarken, püfür püfür esen yel yüreğimize kadar işlerdi.
Yaylada sevmediğim şeylerin başında insan ilişkileri gelir. Oranın esnafı seni “yolunacak bir kaz” gibi görürler. Yerleşik halkın seni bir daha gelmeyeceğini düşünerek hal ve tavır içine girmeleri hep beni üzmüştür. Yaylaların etrafında ki köyler özellikle o yerde uğraş verdikleri için ilişkileri çok kaba davranışları çok hoyratça. Onun için bu cinaslı maniyi söylemeden edemezdim. “Dağ adamı, öldürür dağ adamı, meclise ayı girsin girmesin dağ adamı”
Dışarı gidecek haliniz yok, durumunuz müsait değil, kesede bir büzüşme, cüzdan taralli olmuşsa, kartların elinden inliyorsanız günü birlik geziler düzenleyin, akşama da gelip evinizde uyuyunuz. Nere mi? Sorusu bile gereksiz. ışte size gezi programı. Öncelikle kendi yaşadığınız topraklardaki tarihi ve doğal güzellikleri geziniz. Kültür ve inançlar diyarı bir kentte yaşarken orayı tanımadan görmeden gezmeden nasıl ben buralıyım diyorsunuz.
Birinci gün Germuş ve ardından Göbekli Tepeyi turlayıp tarihin derinliklerine ininiz. ıkinci gün Tektekler ve Senem Mağarayı doyunca gezin, Topraksu Tarım ıstasyonunda yeşilliklerle kapalı alanda dinlenin. Bir başka gün yine güneye uzanın tarihi mekanlar Soğmatar, şuaypşehir ve Han-el Ba’rur’u, vakit kalırsa Bazda Mağaraları’nı da gezin. Bir gün daha ayırın o gün de Harran’ı gezmeden görmeden gitmeyin. Bu arada seyr-ü sefer ettiğiniz yollarda evliya ve peygamberlerdin ziyaretgâhlarını es geçmeyin.
Tarihi mekanlar, sıcak hava sızı sıkıyorsa Halfeti ve Birecik’e mutlaka yol alın. Kelaynak Kuş Üretme Merkezi’ni mutlaka görün. ınsana verilemeyen değerin kuşlara nasıl verildiğini, en azından hissedebilirsiniz. Dahası balık yemeden gezmeden gölün yeşilini el vurmadan nehrin turkauzundan esinlenmeden dönmeyiniz. Feribotla Halfeti’den Rumkale’ye düzenlenen turlara katılında farkı görün.
Ben nereye gideceğimi karar vermiş değilim ama sizde başınızın çaresine bakınız. Akdeniz sahillerine bir uzanacağım, yayla yollarını da fırsat bulursam turlamaya çalışacağım vesselam…