
Ömer Elçi
29 Mayıs 2011
Kentte dolaşırken, zaman zaman insanlarımızı test ederim kentlilik bilincinde neredeyiz diye..
Belediye binası önünden karakoyun iş merkezine ilerlerken, çok sayıda yayanın uyarı levhalarına aldırmadan yolda yürüdüklerine şahit oldum.
Halk kendi öz eleştirisini yapmama ve kurallara uymama alışkanlığını maalesef devam ettiriyor.
3-
Bazen bu yanlışları gördükten sonra içimden, ‘Acaba kibar bir dille uyarsam mı?’ Diye düşünür, sonra ‘ya ters bir cevap verirse’ diye geri adım atarım.
Sözün özü; kentlilik bilinci konusunda çok gerilerdeyiz.
Sorunların çözümüne yardımcı olmak gibi bir alışkanlığımız yok gibi..
Oysa bu şehirde yaşıyor olmanın, havasını birlikte soluyor olmanın bizlere yüklediği sorumluluklar var.
Kuralsızlığı yaşam kuralı kabul eden yayalarımızın, insanlarımın da kendilerini irdelemelerini rica ediyorum.
Yılmaz Erdoğan’ın Vizontele filminde çok hoşuma giden bir sahne var. Anadolu’nun ücra bir köşesine giden Vizontele’nin açılışı dolayısıyla konuşma yapan belediye başkanı şöyle diyordu:
“Buraya gelen yabancılar bize hep sordular:
‘Yahu siz burada nasıl yaşıyorsunuz?
Buranın nesini seviyorsunuz?’
Çok zor buna cevap vermek.
İnsan memleketini niye sever?
Başka çaresi yoktur da ondan. Ama biz biliriz ki, bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı; orayı sevmektir.
Burayı seversen, burası dünyanın en güzel yeridir. Ama dünyanın en güzel yerini sevmezsen, orası dünyanın en güzel yeri değildir…”
Her şey işte o sihirli sözcükte saklı: ‘Sevgi’..
Bu sözcüğün içini; daha yaşanabilir bir Urfa için doldurmamız, kentte yaşamanın kurallarını hep birlikte uygulamamız gerekiyor.