Köşe Yazısı

KEKLİK !!!

İbrahim Halil Okuyan

İbrahim Halil Okuyan

Tüm Yazıları Gör

 

Osmanlı Padişahı
Yavuz Sultan Selim, Tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısı’nı geziyormuş.

Avcılar
avladıkları kuşları, Tuzakçılar yakaladıkları maharetli, Eğitimli, Güzelim
kuşları satıyorlar.

Bir ara gözü
kekliklere ilişiyor padişah’ın. Bir grup kekliğin üzerindeki varakta,
  “Tane işi, Satış Fiyatı 1 Altın”
yazıyor.

Hemen yanı
başlarında asılı, Adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, Fiyatı; 300
Altın. Padişahın gözü 300 Altınlık Kekliğe takılıyor.

“Hayırdır”
diyor satıcıya. “Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, Bunlar 1 Altın, Bu
300 Altın?”

 

Satıcı, “Bu
Keklik özel eğitimli, Çok güzel ötüyor, Ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne
kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor” diyor.

“Tabii bu
arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar” diye
ekliyor.

 

“Satın
alıyorum” diyor Padişah, “Al sana 300 Altın…” Parayı veriyor;
Hemen oracıkta kekliğin kafasını kopartıyor.

 

Adam şaşırıp,

“Be adam!!!
Ne yaptın?? En maharetli kekliğin kafasını koparttın” diye dövünürken Padişah
gürlüyor:

“Bu kendi
soyuna ihanet eden bir Kekliktir. Bu gibilerin akıbeti er ya da geç
budur”.

 

Şimdileri içimizde
buna benzer; İnsanlar, Yazarlar, Gazeteciler, Gazeteler, Televizyon kanalları
moda. Batılı bazı Çevrelerden, Fonlardan nemalanıyorlar.

 

Ancak;

Şerefini
kaybedenlerin, kaybedecek başka şeyi yoktur.

 

Ama bu tür
insanlar Ay gibidir Güneş çıkıncaya kadardır ömürleri.

Bunlar ışık
etrafında dönen Pervane Böceğine benzerler,

Işığı kapatıp
başka ışığı açarsınız hemen yeni ışık etrafında dönmeye başlarlar.

 

Televizyonlarda
bunları hemen teşhis etmek kolaydır.

 

Unutmayalım;
Zirvelerde Kartallar da bulunur, Yılanlar da.

Ancak birisi oraya
süzülerek, Diğeri ise sürünerek gelmiştir.

Önemli olan
insanların bir yerlere gelmiş olmalarından çok, Nereden ve nasıl geldikleridir.

Romalılar bu tür
insanları, Brütüs ismi ile özleştirmişler.

 

Unutmayalım ki;
Yarın bize göz açtırmayacak olanlar, Bu gün göz yumduklarımızdır. Kötülüğün
muzaffer olabilmesi için biricik şart, İyi insanların hiç bir şey yapmamasıdır.

 

Ya ümitsizsiniz.
Ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz.

Ya da çare
sizsiniz.

 

Keklik cinsinden
bu Satılmışları, bu Sürüngenleri; Öttükleri için güneşin doğduğunu sanan horoz
benzeri bu tür insanları (!), Gerçekten “bu Vatanı Seven İnsanlardan” ayrı
tutmak ve Fark etmek lazım.

 

Lütfen!

Yalanlamak ve
Reddetmek için Okumayalım!

İnanmak ve her
şeyi kabullenmek için de Okumayalım!

Konuşmak ve Nutuk
çekmek için de Okumayalım!

 

Tartmak, kıyaslamak
ve düşünmek için Okumalıyız,

Çok Okumalıyız!.

 

Konfüçyüs demiş
ki:

”Düşünmeden
öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek ise tehlikelidir”.

Saygılarımla.

 

İbrahim Halil
Okuyan

İnşaat  Yüksek 
Mühendisi

7.Haziran.2012     Şanlıurfa

1.122 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

KEKLİK !!!

İbrahim Halil Okuyan

İbrahim Halil Okuyan

Tüm Yazıları Gör



 


Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim,


Tebdili kıyafet yapmış,


Kuşlar Çarşısı’nı geziyormuş.


Avcılar avladıkları kuşları,


Tuzakçılar yakaladıkları maharetli,


Eğitimli,


Güzelim kuşları satıyorlar.
Bir ara gözü kekliklere ilişiyor padişah’ın.


Bir grup kekliğin üzerindeki varakta,  


“Tane işi, Satış Fiyatı 1 Altın” yazıyor. 


Hemen yanı başlarında asılı,


Adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki,


Fiyatı; 300 Altın.


Padişahın gözü 300 Altınlık Kekliğe takılıyor.
“Hayırdır” diyor satıcıya.


“Bunun diğerlerinden ne farkı var ki,


Bunlar 1 Altın,


Bu 300 Altın?”
Satıcı,


“Bu Keklik özel eğitimli,


Çok güzel ötüyor,


Ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor” diyor. 
“Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar” diye ekliyor.
“Satın alıyorum” diyor Padişah,


“Al sana 300 Altın…” 
Parayı veriyor;


Hemen oracıkta kekliğin kafasını kopartıyor.
Adam şaşırıp,
“Be adam!!!


Ne yaptın??


En maharetli kekliğin kafasını koparttın” diye dövünürken Padişah gürlüyor:


“Bu kendi soyuna ihanet eden bir Kekliktir.


Bu gibilerin akıbeti er ya da geç budur”.


 


Şimdileri içimizde buna benzer;


İnsanlar,


Yazarlar,


Gazeteciler,


Gazeteler,


Televizyon kanalları moda. 


Batılı bazı Çevrelerden, Fonlardan nemalanıyorlar.


Ancak;


Şerefini kaybedenlerin, kaybedecek başka şeyi yoktur.


Ama bu tür insanlar Ay gibidir Güneş çıkıncaya kadardır ömürleri.


Bunlar ışık etrafında dönen Pervane Böceğine benzerler,


Işığı kapatıp başka ışığı açarsınız hemen yeni ışık etrafında dönmeye başlarlar.


Televizyonlarda bunları hemen teşhis etmek kolaydır.


 


Unutmayalım;


Zirvelerde Kartallar da bulunur, Yılanlar da.


Ancak birisi oraya süzülerek,


Diğeri ise sürünerek gelmiştir.


Önemli olan insanların bir yerlere gelmiş olmalarından çok, Nereden ve nasıl geldikleridir.


Romalılar bu tür insanları, Brütüs ismi ile özleştirmişler.


 


Unutmayalım ki;


Yarın bize göz açtırmayacak olanlar,


Bu gün göz yumduklarımızdır.


Kötülüğün muzaffer olabilmesi için biricik şart,


İyi insanların hiç bir şey yapmamasıdır.


Ya ümitsizsiniz.


Ya da ümit sizsiniz.


Ya çaresizsiniz.


Ya da çare sizsiniz.


 


Keklik cinsinden bu Satılmışları, bu Sürüngenleri;


Öttükleri için güneşin doğduğunu sanan horoz benzeri bu tür insanları (!),


Gerçekten “bu Vatanı Seven İnsanlardan” ayrı tutmak ve Fark etmek lazım.


 


Lütfen!


Yalanlamak ve Reddetmek için Okumayalım!


İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de Okumayalım! Konuşmak ve Nutuk çekmek için de Okumayalım!


Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için Okumalıyız,


Çok Okumalıyız!.


 


Konfüçyüs demiş ki:


Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek ise tehlikelidir”.


 


Saygılarımla.


 


İbrahim Halil Okuyan


İnşaat  Yüksek  Mühendisi


7.Haziran.2012     Şanlıurfa


 


 


 


 


 

1.088 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

KEKLİK !!!

İbrahim Halil Okuyan

İbrahim Halil Okuyan

Tüm Yazıları Gör



 


Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim,


Tebdili kıyafet yapmış,


Kuşlar Çarşısı’nı geziyormuş.


Avcılar avladıkları kuşları,


Tuzakçılar yakaladıkları maharetli,


Eğitimli,


Güzelim kuşları satıyorlar.
Bir ara gözü kekliklere ilişiyor padişah’ın.


Bir grup kekliğin üzerindeki varakta,  


Tane işi, satış fiyatı 1 altın” yazıyor. 


Hemen yanı başlarında asılı,


Adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki,


Fiyatı; 300 altın.


Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılıyor.
Hayırdır” diyor satıcıya.


Bunun diğerlerinden ne farkı var ki,


Bunlar 1 altın,


Bu 300 altın?”
Satıcı,


Bu keklik özel eğitimli,


Çok güzel ötüyor,


Ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor” diyor. 
Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar” diye ekliyor.
Satın alıyorum” diyor Padişah,


Al sana 300 altın…” 
Parayı veriyor;


Hemen oracıkta kekliğin kafasını kopartıyor.
Adam şaşırıp,
Be adam!!!


Ne yaptın??


En maharetli kekliğin kafasını koparttın” diye dövünürken padişah gürlüyor:


 


Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bu gibilerin akıbeti er ya da geç budur“.


 


Şimdileri içimizde buna benzer;


İnsanlar,


Yazarlar,


Gazeteciler,


Gazeteler,


Televizyon kanalları moda. 


 


Batılı bazı çevrelerden, fonlardan nemalanıyorlar.


Ancak;Şerefini kaybedenlerin, kaybedecek başka şeyi yoktur.


Ama bu tür insanlar ay gibidir güneş çıkıncaya kadardır ömürleri.


Bunlar ışık etrafında dönen pervane böceğine benzerler,


Işığı kapatıp başka ışığı açarsınız hemen yeni ışık etrafında dönmeye başlarlar.


Televizyonlarda bunları hemen teşhis etmek kolaydır.


Unutmayalım;


Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da.


Ancak birisi oraya süzülerek,


Diğeri ise sürünerek gelmiştir.


Önemli olan insanların bir yerlere gelmiş olmalarından çok, Nereden ve nasıl geldikleridir.


Romalılar bu tür insanları, Brütüs ismi ile özleştirmişler.


Unutmayalım ki; Yarın bize göz açtırmayacak olanlar,


Bu gün göz yumduklarımızdır.


Kötülüğün muzaffer olabilmesi için biricik şart,


İyi insanların hiç bir şey yapmamasıdır.


Ya ümitsizsiniz.


Ya da ümit sizsiniz.


Ya çaresizsiniz.


Ya da çare sizsiniz.


Keklik cinsinden bu satılmışları,bu sürüngenleri;


Öttükleri için güneşin doğduğunu sanan horoz benzeri bu tür insanları (!), gerçekten bu vatanı seven insanlardan ayrı tutmak ve fark etmek lazım.


Lütfen!


Yalanlamak ve reddetmek için okumayalım!


İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okumayalım! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okumayalım!


Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için okumalıyız,


çok okumalıyız!.


 


Konfüçyüs demiş ki:


Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek ise tehlikelidir”.


 


Saygılarımla.


 



 


 


 


 

168 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir