Bülent Okutan
28 Ocak 2008
Göbeklitepe ile on bir bin beş yüz yıllık geçmişe dayandık. Adem ile Havva’nın ilk avdetinin bile burası olduğu yazıldı. O aralar zaten Amazonların mozaikleri ortaya çıktı.
Evveliyatımız ise daha renkli. Harran Üniversitesi yani Sin Mabedi, Balıklıgöl ile Abraham’ın namı diğer Hz. ıbrahim’in rivayeti gibi.
Urfa deyince aklıma usta şair Mehmet Akif Ersoy geliyor. Hani o ıstiklal Marşımız da ki ‘Toprağı sıksan şüheda fışkıracak şüheda ‘ dizeleri ile.
Urfa’da da toprak bir sıkılıyor tarih, kültür, medeniyetler fışkırıyor. Bu böyle de devam edecek gibi görünüyor.
Dünümüz çok zengin ama bugünümüz ve yarınımız çok fakir biliyor musunuz?
Çok değil üç-beş yıl öncesine kadar Yıldızlı otel sayımız malumunuzdu. Ardından sayı hızla arttı. O da yetmedi onlara butik otel tarzı konuk evlerimiz eklendi. şimdi de Hilton geliyor. Ulusal basının yazdığı o şuh kadın Paris Hilton değil, Hilton Oteli.
Ticaret Sanayi Odası Başkanımız ısmail Demirkol’un bir röportajını anımsıyorum. Gazeteci arkadaş Demirkol’a otel sayısındaki artışın fazla olup olmadığını sormuştu. Demirkol’un cevabı çok mantıklıydı. Sanırım şöyle demişti ;
‘Yatak sayısı ne kadar artarsa turizm o kadar canlanır’
Yani yerimiz varsa gelenimiz de o kadar çok anlamında bir yaklaşım dı bu.
Tesbit yerinde ve akilaneydi.
Peki ya kazın ayağı öylemiydi acaba?
Önceki gün bir gazeteci dost ile bu durumu tartışıyorduk. Bana üzücü bir tiyo verdi. 2008 Turizm sezonu için anormal derecede rezervasyon iptali olduğu duyumunu fısıldadı.
Birinci etken terör olaylarıymış aldığı istihbarata göre. ıkinci etken ise alt yapı eksikliği. Bir Turizm ışletmecisi dostunun yakınmasını aktardı. Aynı işletmeci Almanya’dan aranmış bir tur operatörü tarafından. Ve Urfa’da kilise olup olmadığı sorulmuş, yanıt olumsuz çıkınca da gezinin iptal edildiği bildirilmiş.
Kiliselerimizi kapatanlar utansın. Kullanan mı vardı bizlerden, yani müslümanlardan? Öylesine bom boş duruyorlardı.
Hani biz Dinler, Medeniyetler beşiğiydik?
Hani Urfa Mozaikler kenti idi?
Burnumuzun dibinde ki Mardin bu özelliklerini yitirmediği için Güneydoğu turizminin kalesi olma yolunda açık ara önde. Ve almış başını gidiyor. Antep’in Sanayi de bizi sollamasının bir başka versiyonu.
Bu kentin kiliseleri vardı beyler. ıbrahim Halil Çelik’ler ve o zihniyettekiler kapattı bunları ardından camiye dönüştürdü. Sanki çok cami ihtiyacımız varmış gibi?
Soruyorum size değerli Urfalılar; şehrinize gelen bir başka din mensubu, evinizin kapısını çalıp da, bir odanızda kendi usülüne göre ibadet için sizden izin istese hanginiz yok dersiniz?
Dört dini ve o dinlerin peygamberlerini reddedeniz var mı ? Yok.
Biz bir beşiğin sahipleriyiz.
Ama göreceksiniz ki bu beşik yarınlarda da boş sallanacak. Ve bizler bu bereketli toprakların yarın da semeresini göremeyeceğiz. Sebebi bizi o beşiklere yatırıp, hurafelerle uyutanları dinleyip, o ninnilerle mışıl mışıl uyumamız olacak.
Çok sevdiğim bir ata sözü vardır. Erken kalkan çok yol alır derler. Sizce artık uyanmanın zamanı gelmedi mi?
Bence geçti bile…
Günaydın!… Tabi uyananlar varsa onlara günaydın.