Konuk Yazar
1 Haziran 2016
Kaldırımlar
deyince, “kaldırımlar” şiirini ve o şiirde “Ne kaldırımlar kadar seni anlayan
olur, Ne senin anladığın kadar, kaldırımları…”diyen üstad Necip Fazıl
Kısakürek’i hatırlamamak olmazdı.
Yaya
yolu olarak da isimlendirilen kaldırımlar, sokak ve caddelerde yayaların rahat
ve güvenli hareket etmeleri için ayrılmış özel bir yoldur. İnsanların güvenliği
için bu yollar araç yollarından daha yüksek bir şekilde inşa edilir.
Kaldırımlar
sadece insanların bir yerlere güvenli şekilde gitmelerini sağlayan gereç değil,
insanlar için en sosyal mekandır. Kaldırımda adımlarken sohbet eden insanlar,
spor yapanlar, tanıdık tanımadık karşılaştıklarıyla selamlaşanlar, acele ile
bir yerlere yetişmeye çalışanlar, kaldırım kenarına oturmuş konuşan çocuklar,
kaldırım kenarındaki dükkanının kapısında müşteri bekleyen esnaflar…
Tabi
ki günümüzde bu bahsetmiş olduğum en sosyal mekan olan kaldırımlar ellerinde
telefonlarla yanından kimin geçtiğinin farkında bile olmadan koşuşturan
insanlarla dolu…
Her
şeyin insana hizmet etmesi gerektiği dünyamızda, insanların başta güvenliği
olmak üzere rahat ve konforuna hizmet eder şekilde kaldırımların planlanması ve
inşa edilmesi gerektiğine elbette ki kimsenin itirazı olamaz.
Ülkemizde
son 10 yıl içerisinde insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesi noktasında önemli
adımlar atılmıştır. Ancak buna rağmen hala ülkemizde eşyaya insandan daha fazla
değer verilmektedir.
Mutlak
suretle yıkılması gereken bu düşünce hayatın her aşamasında hala hakim
konumdadır.
Kaldırımlar
açısından konuyu değerlendirdiğimizde araçlarımızın güvenli seyretmesi için
araç yollarına gösterdiğimiz özeni maalesef yaya yolları olan kaldırımlara
göstermiyoruz. Daha acısı kaldırımlara özen gösterilmesi noktasında toplumda
oluşmuş bir hassasiyet yoktur.
Toplumumuz
kaldırımlardan ciddi oranda şikayet etmemekte, mevcut durumu kabullenmektedir.
Toplumsal bir bilinç oluşmadığı için ülkemizin her tarafındaki kaldırımların
çoğu aynıdır. Toplumsal bir algı ve bilinçlenme ile bu hatalar düzeltilebilir,
amacına uygun bir hale getirilebilir.
Peki
nedir sorun?
Kanıksadığımız
için belki farkında değiliz ama dikkat ettiğimiz zaman gördüğümüz üzere
insanların güvenli, tehlikesiz, rahat, huzurlu ve konforlu yürüyebileceği
kaldırımlar işgal altındadır.
Elektrik
direği dikilerek işgal edilmiştir, telefon, doğalgaz kutuları konularak işgal
edilmiştir, altyapı yükseltileri bırakılarak işgal edilmiştir, araç park
edilerek işgal edilmiştir, motor-bisiklet bırakılarak işgal edilmiştir, trafik
levhaları dikilerek işgal edilmiştir ya da dükkanların malzemelerini kaldırıma
koymaları ile işgal edilmiştir.nbsp; Bu tür bir kaldırımda (ki
kaldırımlarımızın çoğu bu haldedir) ne kadar huzurlu ve güvenli
yürünebilineceğini taktirlerinize bırakıyorum, Ayrıca normal insanların bile
yürüyemediği bu kaldırımlarda engellilerin durumunu düşünmek daha acı…
*
Kaldırımların
ebatı, şekli, yönü vb. zamanla şartlar gereği değişmesi sonucu özellikle
kaldırım içinde kalan ağaçlar, insanlara faydasından çok zararı oluyorsa orada
kalması için ısrar etmemek gerekli, başka yere taşınmalı ya da kaldırımın yeri,
şekli değiştirilmelidir.
Her
şeyin insana hizmet etmesi gerekir ancak bizim aracımız bizden daha kıymetli.
Öncelikle bu anlayış değişmeli. Kaldırımlar ağaç, levha, direk ve kutu
ihlalinden kurtarılmalıdır. Yerel yönetimler planlamalarını buna göre yapmalı,
kurum ve kuruluşlarla koordinasyon içerisinde imalat aşamasında denetimle
kaldırımlar temiz hale getirilmelidir. Bunlar yapıldıktan sonrada çok sıkı bir
denetim uygulanmalıdır. Bu denetimle bugün sıradan ve normal vaka gibi bilinen
kaldırımlara araç park edilmesinin önüne geçilmelidir.