Mahmut Çepoğlu
8 Kasım 2007
1 Kasım tarihli Milliyet Gazetesinde okuduğum haber bana çok şey hatırlattı. Dolaysıyla hem haberi hem düşündürdüklerini sizlerle bölüşmek istedim.
Geçen gün gazetelerde Türkiye Malezya mı oluyor? Mahalle baskısı, komşu bakışı, vesaire şekillerde yazılan bolca haber ve yorumlara aldırmadım bile. Ama Kasım günkü haber bana göre çok önemli. Erkeklerin karşı karşıya kaldığı duygusal suiistimallere kadınların sebebiyet verdiklerini, açık saçık olarak tabir edilen kadınların giyimi ve görüntüleri Malezya’nın şeriatçı eyalet yöneticisi, ıslamcıların ruhani lideri Nik Abdul aziz kadınları seksi bir şekilde isimlendirerek “bunların yüzünden gözümüze uyku girmiyor” sözleri ile türbansız açık saçık giyinen kadınların ibadetlerine mani olduğunu ifade etmiş.
Üstelik bu kadınların tam namaz sırasında karşılarına çıktığını, giyimlerinde dolayı tecavüzlerin attığını söylemiş. Eğer seninle Allah arana böyle düşünceler ve hayaller giriyorsa senin bir dini lider olma vasfını kaybettiğinin belirtileridir.
Siz bu adamı düşünürken sizi ikinci bir düşünmeye sevk eden bir kıssadan hisse anlatacağım. Her yörede anlatır. Her yöre kendi ermişlerine mal eder. ıki ermiş zattan biri mağarada yaşar, ibadetini yapar bir diğeri şehirde eskicilikle uğraşmaktadır. Dağda yıl on iki ay ibadet yapan zat arkadaşını ziyaret etmek üzere şehre iner.
Günlerden temmuz ayının sarı sıcağı yeri göğü kavurmakta. Arkadaşına bir hediye götürmek ister ve karlıktan biraz kar çıkarır mendiline sarar ve yola düşer. Karlık; Urfalıların kışın kar gömdüğü yerlerdir. Kış bitip kar eriyince yazın kavurucu sıcağına karşı Urfalılar karı karlık adı altında ki çukurlardan çıkarır çarşı pazarda satarlardı. ışte arkadaşı da dostuna bir mendil dolusu kar götürür.
Yazın sıcağında kar mendilde erimez, çünkü zatın kerametlerinden biriside budur. Arkadaşın yanına oturup sağa sola bakmaya başlayınca birden kar erimeye başlar. Eskicinin yanında ayakkabısını tamir eden bayanın topuğunu ve açık başını makyajlı halini görmüştür.
Elindeki mendilde kar damlamaya başlayınca eskici arkadaşı hemen mendili sıvazlar ve damlayan karı durdurur. Ve döner arkadaşına derki; Damlıca da ibadet yapmak değil önemli olan burada halis kalbinle, samimi inancınla durabilmendir. Demek ki Malezya’nın hocaları din âlimleri yazın bir plaja gitme, suya girme bir şansları olmaz. Çünkü kalpleri çok bozuk. Onların ülkesinde deniz plaj var mı bilmiyorum?
Bu ruhani din alimleri bu yaşa kadar nasıl büyüdüler ve nasıl icazet aldılar. Sicillerini yoklamak gerek. Birde benim içinde olduğum bir olaydan alıntı yapayım. Siz onların sadık olanını sahtesini ayırt etme şansımız yok ama yinede herkesi aynı kefede tutmak doğru değildir.
Bir gün sakallı ehli tarikat geçinin öteden beri tanıdığı herkese Ebuyi (baba) diye hitap eden biri bana geldi. Adliyede bir işi olduğunu söyledi. Ona alıp adliyede bir kâtip arkadaşa götürdüm. O arkadaş yoktu orada öteden beri tanıdığım bir bayan beni karşıladı. Tokalaşıp buyurun etti. Yanındaki sofinin durumunu ona anlatırken dönüp sofiyi gösterdim. Baktım sofi elini karnına koymuş kıvranıyordu. Hemen onu alıp bir köşeye oturttum. Halini sordum. Bireşim yok deyince tekrar bayanın yanına döndüm,
Bayan bana gerekli bilgiyi verdi. Bende teşekkür edip ayrıldım. Sofiye durumunu söyleyecekken sofi bana dönüp sen o kadının elini tuttun sana hiçbir şey olmadı mı? ılk önce bir şey anlam veremedim. Sonra sofinin durumunu anlayıp ona gerekeni söylediğimde gerçek insan kalbinde kötülük olmayan sizlersiniz. O “sofi gerçek sofilere kurban olasın, senin gibiler onlarında adını kirletiyor” deyip sofiyi kovdum. Hala Malezya ruhani lideri gibi sakallı iki evlilik yapmış sürü ile çocuklarla sefil bir şekilde yaşamını sürdürmekte.
ıslam’ın nezdinde kadının elini tutmanın yanlışlığı vardır. Eğer bir kadının elini tutacak kadar art niyetliysek o toplumda yaşamamız bile doğru değil. Günümüzde yaygınlaşan bu hareket ve davranışı kötü bir fiil olarak algılamak ne kadar yanlışsa bu doğruyu beraberinde getirir oda şudur. “Eğer kadınlar erkekler kadar namusuz olsaydı yer yüzünde namuslu kadın bulunmazdı.” Çünkü ıslamiyet namusu erkeğe vermiş gerisini siz düşünün.