Cüneyt Gökçe
15 Şubat 2013
“Kararlı olma” ve “yerleşme” gibi anlamlara gelen “ıstikrar” ifadesi özellikle düzenliliği ve planlı oluşu simgelemesi bakımından çok önemlidir.
Zaman ve Ömür Sermayesinin bize verilen nimetlerin başında yer aldığı bilinen bir husustur. Bu sermayeyi düzenli kullanmak; ya da düzenli kullanmaya gayret etmek yapılması gereken işlerin başında gelir.
İstikrarsız işlerden “iyi” sonuç alınmadığı herkesin malumudur.
Bir gün yüz sayfa kitap okuyup yüz gün kitabın kapağına bile dokunmayan bir kimsenin “iyi okuyucu” olamayacağı kesin gibidir.
Bir gün on kilometre koşup günlerce tembel yatanın “iyi sporcu” olduğu söylenebilir mi?
Hatta bir günün yirmi dört saatini bütünüyle ibadetle geçirip günlerce bu vazifeyi ihmal etmenin “kitapta yeri olduğundan” söz edilebilir mi?
Ders çalışan öğrenciye bile tavsiye edilen düzenli ve istikrarlı tempodur. Örneğin, her gün düzenli olarak kendisine: “Bugün ne okudum?” ve “Yarın ne okuyacağım?” sorularını yönelten talebenin başarısızlığından bahsedilemez.. Çünkü, günlük dersini tekrarlayıp ertesi günkü derse de hazırlıklı gittiğinden ayrıca ders işlerken öğretmenini de dinlediğinden “üç dikişli” ve “sağlam hazırlanmış ürün” misali bilgilerin buharlaşması ya da unutulması mümkün değildir. Oysa bütün çalışmasını “sınav gecesine” inhisar eden çok sıkıntı çekeceği herkesin bildiği bir husustur.
Vücudunun “bir yıllık” yağ veya tuz ihtiyacını “bir gecede” gidermeye çalışan insanın düşeceği durum ve karşılaşacağı problemi izah etmeye gerek var mıdır? Öyle ya, bir yıl boyunca bir insan gerçekten kayda değer miktarda yağ ve tuz almaktadır. Ancak istikrarlı ve düzenli aldığından bu miktarın farkında bile değildir.
Bu yüzdendir ki ibadetlerde bile “az da olsa devamlı olan” tavsiye edilmiştir.
Ancak, istikrarı yanlış değerlendirip farklı sonuçlar elde etmek doğru değildir. Derslerinden sürekli zayıf alan, sınıfa sürekli geç giden, rızk kapısı olan işyerini/tezgahını her zaman geç açıp erken kapatan, her gece gereksiz yere geç uyuyup geç uyanan, annesini ve basını sürekli olarak üzen, çoluk çocuğunu sürekli olarak ihmal enden kişi ya da kişilerin bu davranışlarını olumlu bir istikrar olarak değerlendirmek mümkün değildir.
Nasrettin Hoca’nın: “Er kişi sözünden dönmez” esprisi aslında bu tip olumsuzlukları çok güzel tasvir etmektedir.
Bu bakımından, sürekli olarak ilerlemeyi hedeflemek istikrardır.
“İki günü eşit olan ziyandadır” hakikatini ilke edinmek istikrardır.
Her gün “bir şeyler” öğrenmeyi prensip haline getirmek istikrardır.
Anne-baba rızasını amaçlamak ve bunu devam ettirmek istikrardır.
Aile efradının maddi-manevi tüm ihtiyaçlarını gidermeyi ya da gidermeye çalışmayı ana gaye haline getirmek istikrardır.
Dükkânını bir kamu hizmeti görüp hizmete erken sürmeyi ve onu geliştirmeyi hedeflemek istikrardır.
Sorumluluklarının farkında olmak ve bu farkı fark etmek istikrardır.
İnsanlığa yararlı olmayı gaye haline getirmek istikrardır.
Üretken olmak ve bu üretkenliği insanlığın hizmetine sunmak istikrardır.
Güzel alışkanlıkları devam ettirmek ve bu güzelliklerin sayısını çoğaltmak istikrardır.
İbadetlere devam etmek ve sürekli olarak günahlardan kaçınmak istikrardır.
Komşusuna karşı duyarlı ve saygılı olmak ve bunu devam ettirmek istikrardır.
İstikrarlı olmak dileğiyle…