Mehmet Göncü
18 Aralık 2014
Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi hayat bir gizemler manzumesidir.
Adına
yaşam denir.
Bilinmezdir.
Neden
ağlayarak dünyaya gelinir?
Niçin
ağlatarak sonsuza gidilir?
Gerçek
o ki, ömür çizgisinin serüveni,
Genetik
şifrelerimizdeki derinliklerde gizlidir.
Ancak
bu şifreyi bozan
Yine
ademoğlunun kendisidir.
Ve
insan!
Başına
gelecekleri sanki çok önceden bilir de
Onun
için hep ağlayarak dünyaya gelir.
Bir
kirli manzaradaki çoğunluk ondan nasibini alır.
Hem
işleyen hem işlenen durumundadır.
Kin,
vahşet, yalan, kibir.
Türdeşine
ve çevresine eziyet etmeyen pek nadir.
Yoksulu
aşağılamada mahir mi mahir.
Varsıla
yaltaklanmada ise bire bir.
Ne
eli durmak, ne gözü doymak bilir.
Sürekli
sahiplenme, sonsuza kadar yaşama isteğindedir.
Ölümü,
ölenleri görür de asla kendisini yakıştırmaz.
Önemli
olmak değil de ünlü olmak en büyük idealidir.
Ancak
yanılgı içindedir.
Ne
şöhretler duyduk ki şimdi yer değirmeni kemiklerini un etmiştir.
Ne
saraylar gördük ki şu an viran haldedir.
Nihayet
bir gün ışık söner ve kaçınılmaz gerçekte çıkıp gelir.
Ve
arkalarından,,,
Doğdular,
bir güldüler, bin ah dediler.
Acı
çektiler ve çektirdiler.
Hiçbir
şey götürmeden de ölüm gittiler denir.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda lütufta geride, kahırda önde olan engin gönüllü
dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…