Köşe Yazısı

İnsan iki şey için yaşar

Mehmet Göncü

Mehmet Göncü

Tüm Yazıları Gör

Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi bütün canlılar kendilerine (EKO) sistem
içerisinde ilahi yasalar gereği olarak verilen ömür süresi kadar yaşar ve sonra
da ölürler.

İşte
bu ömür süresi içerisinde bütün canlılar yaşam enerjisi temin etmek için
mücadele ederler.

İnsan
da günlük yaşamını sürdürebilmek için belli bir miktar da enerji temin etmek
için mücadele eder.

Ayrıca;
düşündüğünü düşünme ve ona yorum getirebilme yeteneğini kazandıktan sonra en
büyük ihtiyaç olarak da ‘Saygı görmek’ ister.

İşte
bu nedenle; Varlıklı olmak, yakışıklı olmak, ünlü olmak gibi bir çok saygı
görmeyi gerektirecek olgunun ve davranışın sahibi olmak ister.

Bütün
bunların altında yatan husus tamamen saygı görmeye yöneliktir.

Öte
yandan bazı insanlar öldükten sonra da saygı görmek amacıyla mücadele
verirler.  Bu nedenle sözde ölümsüz
eserler geride bırakmak isterler.

Örneğin;
Kommagene Kralı 1. Antiokhos, Nemrut dağında oluşturduğu tanrı heykelleri ve
kendi mezarının bulunduğu Tümülüs’le, Keza; Pers Kralı 1. Dara, Behistun
kitabeleriyle, Asur Kralı Banibal da mevcut eserleriyle, Babil Kralı da Asma
bahçeleriyle öldükten sonra da saygı görmeyi amaçlamıştır.

Sevgili
okuyucularım, halbuki gerçek manada uygarlaşan bir kişi bu argümanlara hiç
gerek duymadan da en üst seviyede saygı görebilir.

O
da şudur: ‘Saygı görmek istiyorsan göster’

Bakınız
büyük Ozan Yunus Emre bu konuyu ne güzel özetlemiş:

“Sen sana ne sanırsan ayruğa
da onu san.

Dört kitabın manası budur
eğer var ise”

 

Yunus’a
göre, “ayruk” aslında hiç yoktur. Sen’dir o. Öyle senleştirir ki
“ötekini”.. Sen sana ne ne sanırsan, zaten ayruğa da onu
sanmışsındır.



Ayrıca;

“Gelin tanış olalım.

İşi kolay kılalım.

Sevelim sevilelim.

Bu dünya kimseye kalmaz”

 

Sevgili
okuyucularım, dikkat ederseniz büyük Ozan ilkin ‘Sevelim’ diyor.

Özetle
yaşamın insan için vazgeçilmez ihtiyacı olan saygı görmek için ilkin mutlaka
bir başkasına saygı gösterelim ki ondan sonra da saygı görmeye layık olalım ve
görelim.

Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok
olması dileğiyle kalın sağlıcakla.

 

1.178 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

İnsan iki şey için yaşar…

Mehmet Göncü

Mehmet Göncü

Tüm Yazıları Gör

 


 


Bildiğiniz gibi, bütün nesnel varlıklar aynı vardan var olmuştur.


 


Evrenin zaman boyutu içerisinde, şuurlanıp yücelen ve insan olma şerefine ve mutluluğuna kavuşan adem oğlu, başta kendini ve varoluşun gizemini araştırıp sorgulamaya  başlamış ve bazı konuları da çözmüştür. Ancak bu varoluşun sorgulanması büyük bir hızla devam etmektedir.


 


İsterseniz, nesnel bir varlık olarak bilinen, Evrenin ulu yaratıcısının zamandan ve mekandan münezzeh olan gerçeğini başka bir makale konusuna bırakarak yazı başlığımıza dönelim.


 


Aslında bu hususu iyice araştırdığımızda şu gerçekle karşılaşmaktayız.


Şöyle ki; bütün canlı hayatın temel malzemesi sevgidir.


 


Bu nedenle; bütün canlıların her şeyden önce sevgiye ihtiyacı vardır.


Örneğin “Otu ete çeviren kudret”, bunun hamurunu sevgi mayası ile yoğurmuştur.


Dikkat edin, canlıdan canlıya yaşam için aktarılan enerji transferi sonucunda, sevgi, şefkat ve merhamet vardır. Bunların da ödülü enerjiyi sunanın yaşam döngüsü içinde bir terfi, bir yükselme ve bir yücelme imkânı vardır.


Örneğin; fazla hareket etme ve hiç yürüme kabiliyeti olmayan bitkiler enerjilerini aktardıkları hayvanlar tarafından, yürüyen hareket eden bir konuma gelmektedirler.


Bütün bunların aksaksız işleyişinde çok boyutlu düşünülen ve imbikten geçirilerek elde edilen her olguda bir sevgi vardır.


 


Bu husus genel bir tanımlamayı tarif ve izah eder.


Calibi dikkat olan ise; Gözle görülmeyen ve elle tutulmayan bu sevgi hissinin temel kaynağı, aklıma, mantığıma ve inancıma göre bir yadsımadan ibaret ve sonuçta  bir fani olan biz canlılara ulu yaratıcının bir ikramıdır.


 


İnsan ise; yazımın başında da belirtmiştim. Düşündüğünü düşünebilen şuurlu bir canlıdır. Yani varoluşun terfi makamındaki en tepe noktasındadır.


 


Bu nedenle; Bütün canlılar gibi o da sevgiye ve bir de ilaveten saygıya ihtiyacı vardır. Öte yandan insanın kendisi ne kadar sevgiye ve saygıya muhtaçsa ve bunu elde etmek istiyorsa, mutlaka başka canlılara da sevgi ve saygı göstermek mecburiyetindedir.


Bakın Yunus Emre bu konuyu nasıl dile getiriyor:


 


“Sen sana ne sanırsan,


Ayruga da onu san,


Dört kitabın manası,


Budur eğer var ise.”


 


Ben de diyorum ki; sahip olduğumuz kısa ve fani bir yaşamda ağacı, kuşu, toprağı, taşı, böceği, çiçeği ve yaratılmış her şeyi kardeş bilip, seven ve sayanlara selam olsun.


 


Dürüst ve şeffaf bir toplumda, lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…


 

148 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir