Mehmet Göncü
29 Ocak 2016
Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi ilmi sima; özellikle memeli canlı türlerinin yüz
hatlarında meydana gelen çizgi ve görüntüler o canlının ruh ve beden sağlığını
belirler.
Hiç kuşku yok ki
bu özellik bir memeli tür olan insanda çok belirgin bir haldedir.
Örneğin; bir
kişinin yüz renginin sararması veya kızarması birçok anlam taşır.
Keza; pırıl pırıl
bir yüz yani nur yüzlü bir kimse ise beden ve ruh sağlığı yerinde olarak
tanımlanır.
Sevgili
okuyucularım, binlerce yıl önce bazı Uzakdoğu ülkelerinde ‘İlmi sima’ tıp
ilminin bir parçası olmuştur. Bu manada günlük yaşamımızdan olan binlerce örnek
vermek mümkündür.
Benim bu günkü
yazımı kaleme almama sebep olan hadise ise şöyle cereyan etti.
Geçen Cumartesi
günü Hasan Padişah Camisi önünde tanımadığım yaşlıca bir şahıs beni durdurarak;
‘Hocam sizin köşe yazarı olduğunuzu biliyorum. İlimizin şu sorununu ve benim
çözüm önerilerimi yazar mısınız?’ diye sordu.
Kendisine olur
dedim.
Duyarlılığından
dolayı da teşekkür ettim.
Aziz okuyucularım,
bahse konu şahsın yanından henüz ayrılmıştım ki, kural tanımaz bir şahıs
kaldırımda hızla yürürken bana ve yaşlı adama çarparak yoluna devam etti ve bir
özür de dilemedi.
Bu duruma üzülen
yaşlı adama; O şahıs size bilerek çarpmadı, hoş gör’ dedim ve ben de yoluma devam
edip bineceğim otobüs durağına kadar gittim.
Rastlantıya bakın;
biraz önce yürürken bize çarpan o adama durakta rastladım.
Göz ucuyla adamın
yüzüne baktım.
Aman yarabbi o ne
asık surat ve kederli bir yüz.
O zaman anladım ki
şahsın çok boyutlu bir sağlık sorunu var.
İçimden yüce ALLAH
(cc) sana acil şifalar ihsan etsin diyerek dualar ettim.
Dürüst ve şeffaf
bir toplumda; engin gönüllü dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın
sağlıcakla.