Mehmet Göncü
4 Ocak 2012
Geçen hafta acı bir haberle sarsıldım. Çok değerli bir insan olan Hacı Sinan Büyükkılıç vefat etmişti.
Gerçekten Hacı Sinan bir gönül adamıydı.
Her hareketi ile bir mümine yakışır davranmaya daima özen gösterirdi. İnandığı gibi yaşar, dürüstlüğü, güzel ahlakı ve cömertliği ile de tanınırdı.
Beni her gördüğünde gayet mültefit davranır, hal ve hatırımı sorardı.
Gönül yapmayı, bir görev saydığı için Urfa’da yoksul olan bir çok aileyi sık sık ziyaret ettiğini biliyorum.
Bir müddet evvel yine çarşıda karşılaştık. Elini öpmek istedim, bırakmadı. Bana hitaben; “Mehmet bey ben seni çok severim. Senden bir ricam var” dedi.
Hacı amca emret dedim. Bu sözüm üzerine, bana şöyle söyledi: “Ben eşimi vefat nedeniyle kayıp ettim. İnsan hayat arkadaşını yitirmenin acısını o zaman gerçek boyutuyla anlıyor. Bu sebeple hayatta iken sen de eşine çok kıymet ver” dedi.
Hacı bey haklıydı. Hakikaten insan sağlık ve varlık elde iken onların kıymetini bilmelidir. Ayrıca kadın olsun, erkek olsun eşler, hayatta iken birbirlerini sevip saymalı ve kıymet bilmelidirler.
Bu konuşmadan sonra, kendisine sözlerin çok doğru dedim. Ondan sonra Hacı beyi bir daha hiç göremedim. Öğrendiğime göre, geçen hafta namaz esnasında ve secdede iken vefat etmiş.
Cenabı Allah (cc) rahmet eylesin. Ailesine, akrabalarına ve dostlarına başsağlığı diliyorum.
Yüce Mevlam sabrı cemil ihsan etsin.
Özetle; Ölüm mukaderdir ve kaçınılmaz bir gerçektir.
Bakınız büyük Ozan Yunus Emre bu konuyu ne anlamlı bir şekilde dile getiriyor:
“Bu dünyaya gelen kişi, Ahir yine gitse gerek.
Misafirdir vatanına, bir gün sefer etse gerek”
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…