Mahmut Çepoğlu
13 Temmuz 2007
Tarihi bir gün ve yeni bir karar, önemli bir süreç ve önümüzde tarihi bir fırsat. Bu dönemeçte tehlikeler kadar güzel şeylerle de karşılaşabiliriz. Ülkenin bir kaosa sürüklenmemesi için, ekonomik istikrarın bozulmaması, sosyal güvenliğin bozulmaması gerekmektedir.
Bu nedenle dikkatli, temkinli ve metanetli olmak lazım. Nedeni hepsi şu oy, oy. Bu oy oylar bir türküden nakarat değil. ışsizlikte yüreği yanmış eve aş ekmek götüremeyen garibanın feryadı da değil…Bu oy… oy… derdine deva arayan hastaların da figanı değil. Bu oy… oy töre cinayetine kurban gidenin annenin de nalanları hiç değil. Bu oy oy… bir zamanlar dağları yol eyleyen şimdi otogarlarda yolları çevrilip kurşunlanan aşıkların umuda koşturmalarının havarı de değil.
Aslında bu “oy” çaresizlerin çaresi, hastaların devası ve yaşamın fetvası.… Bu oylar nasıl bir şeymiş ki her şeye çare oluyor. Onun için bu oy oylara sahip çıkınız. Bu oy oylar da çok zalimin, hayının, hak bilmezin gözü var.
Zamanı geldi yine oy oy avcıları yollarda. Sokak, cadde, köy köy, kasaba, ilçe, beldeleri yol ederler. Geçmek istemediği yerleri oy oylar hatırına çamura, toza bulanır kan-ter içinde kalırlar hepsi “oy oy” hatırına. Kapı kapı dolaşıp masumane hal ve tavırlar sergileyip senin oy oylarını çalmak isterler. Yüzleri belki bu insanlara ilk kez bu kadar yakındır. Acı bir tebessümle, hüzünlü bir sesle yakarırlar. Oy… oy…yahu kardeşim bırakın bizi oy oylarımızla bari baş başa kalalım maalesef rahat yok bize sebebi oy, oy, oy…
“Oylarınızı bana verin.” Diyen insanların oylarımız üzerinde ticaret yaptığını biliriz, onunla şahsiyet sahibi olduğunu da biliriz. Ne yapalım bizim yapacak hiç bir şeyimiz yoktur. şartlar, zaman ve mekan bu hakkı onlara veriyor. Etraftan kimi sesler yükseliyor. “Oy namustur, namus satılmaz.” Kardeşim siz hangi çağda yaşıyorsunuz. ınsanlar menfaatlerine gelsin diye köydeki çobanla kentteki prof’un oylarını eşitleştirmiş. Üstelik şehirde bir çok oy iptal olurken köydeki oylar bir elden çıkmış gibi gıcır gıcır…Satılsa ne olur, satılmasa ne olur. Önemli olan hedefe varma…
Eeeee canım sende. Bu ülkede demokrasi var. Herkes adaletin karşısında eşit, hukukun üstünlüğü tartışılmaz ama hakikatin doğruluğun ne kadar gerçek olduğu tartışılır. Yaşamımızın güvenlik altında olması ancak demokrasiyle olur olmasına da bize gelene kadar demosu gider karası kalır.
O, oy oy larımız artık dilimizde değil elimizde. Sandıkta önümüzde, haydi sandık başına hazırlanın. Kimilerine ders vermek için öğretici değil ibret verici bir ders. Sadakate aldanmayın siz liyakate bakınız. Senin vatandaşlığını beş yılda bir anımsayanlar, sana yalvarıp yakaranlar, seni kucaklayıp öpenler. “Aslında şu oy oy lar olmazsa kimsenin senin yüzüne bakacak hali yok, ama onlar bulurlar öpülecek yüzünü tartacak bir yerlerini bulurlar. Ne zamana kadar? Bunu bilmeyecek ne var, sandıklar sabah kurulup akşam kaldırıldığı günün sonuna kadar.
Sizin “oy oy”larınıza cevap olacak sözler, vaatler meydanlarda bangır bangır yankılanıyor. Aslında kimsenin bu vaatlere kandığı, dinlediği de yok. Hatta sevgi gösterisinde bulunanlara bazen halk sevgiden, heyecandan kendini kaybedip sille tokat girişebiliyor. Eh o kadarı da olur.
Kararsız olanlara da pek inanmıyorum. Herkesin kendine göre bir kararı var. Kararsız dediklerimiz toplumda rengini belli ettirmek istemeyen insanlardır. Bunlar hep ikiyüzlüdürler. Yoksa bu tamtamlar, bu çanlar kimin için çalıyor. Bu davullar, bu zurnalar da yankılanan ses kimin için. Bu halaylar kimin için kurulmuş. şimdiye kadar tanıyamadığınızı bu on gün zarfında mı tanıyacaksınız? “ En kötü karar kararsızlıktan iyidir” demesini bilmeliyiz. Bozuk bir saat bile günde iki defa zamanı doğru gösterir. Biz beş yılda bir önümüze gelen sandığı doğru dürüst kullanamıyorsak vay halimize…
Oy … oy lara gelelim. Bizim oy oy larımız yine boşuna gidecek. şu ülkede ki oy barajını kaldırıp nehirlerin üzerine koymayı bilmeyenler bunu ne diye seçmenlerin önüne koydular. Ayıplanacak ve yadırganacak bir olay. “Ah keşkem” deyip, şu baraj olmayaydı da mecliste bir renklilik olsaydı. Rengarenk çiçek bahçesi..
Tekdüze yaşamdan tek parti döneminden kurtulup çok partili sisteme geçmenin mücadelesi uğrana boyunlara yağlı imlikler geçti. Verilen uğraşlar toplumun mutluluğu ve refahı içinde. Fakat bakıyorum, insanlar yine tek partili sistem merak salmakta.
Neme lazım benim particilerle işim var demeyin. Hani derlerle “suya sabuna dokunmayalım.” Dokunmayın… Dokunmayan varsın olsun…ve selam…Sizde hep kirli kalırsınız ya; oy oy…