Konuk Yazar
13 Haziran 2017
Demet Taşdelen
yürekten istediğin ancak bir türlü gerçekleşmeyen şeyler için defalarca
uğraşmaya değerdir.
Seni harekete
geçiren, eyleme yönelten daima isteklerindir. Bu nedenle de adım atamadığın,
engellerle karşılaştığın, pes etmeye en yakın olduğun her durumda, derin bir
acı çekersin. Derin bir acıdır bu çünkü temeli kendini var edememeye dayanır.
Tüm acılara öyle ya da böyle katlanılabilir.
Oysa kendini bu dünya içerisinde
var edememe hissi tüm isteklerini anlamsız kıldığı için diğer acıların yanında
daha katlanılmazdır. ‘Ben’ demenin içi boşalıverir. Bu da yolun sonudur.
Eğer seni harekete
geçiren isteklerinse, bu yönde bir şey yapamadığın her durumda kendine dönüp
isteklerin konusunda şüphe duyarsın. İşte engelin en büyüğü! Seni
yapamayacağına inandıran, kendine olan inancı yerle bir eden, seni içeriden
yıkan şüphe. Bu temel engeli aşmanın tek yolu ise yapmaktır. İlerlemediğini
hissetsen bile dönüş hep hayallerinedir. Tam bıraktığın noktada derinden
yaşadığın yitirme duygusu ile kavuşma anı arasında geçen sürede hissettiğin
“belki de hiçbir şey olmuyor” şüphesi seni sadece yolundan alıkoymak içindir. O
halde, “yapamıyorum” değil “yapmıyorum” diyebilme cesaretini göstermek gerekir.
Seçim yapabilmenin ağır yükü bu söylem değişikliği ile birlikte fark edilir.
İstenen şeyin
gerçekleşmesinden önce oluşan zaman boşluğunda yapılabilecek en iyi şey
geçmişte ya da gelecekte yaşamaya ne kadar meyilli olduğunu anlaman ve kendini
burada ve şimdide yaptıklarına döndürmendir. Çıkış yolu göremediğinde ise belki
de zaten çıkışa çoktan gelmiş, yeni bir giriştesindir. O halde, çıkışı bir
türlü göremediğin hissiyle yaşamak yerine yeni bir girişte olduğunun bilincine
vararak yola devam edebilirsin. İlerlemenin başka yolu yoktur. Her defasında
yeniden ve yeniden başlamayı yaşam biçimine eklemek gerekir. Yolun sonunda boşa
geçmiş bir hayat inancıyla yüzleşmek çok sarsıcı olabilir. Oynanması zor bir
oyunla karşı karşıya kalıyorsak gerçekten kuralları iyi öğrenmelidir. Ölümden
önce ölmeyi öğrenmek zihinlerden kolay kolay çıkmayacak deneyimlerin bıraktığı
derin izlerle olanaklı hale gelir.
Herkesin engeli
kendi yolculuğuna göredir ama kendileriyle sürekli yüzleşme cesareti
gösterebilen insanlar ortak bir varoluş devinimini de paylaşırlar: Baş dönmesi,
dünyaya fırlatılmışlık hissi, gel-gitler, iniş-çıkışlar, dolanmalar, boşlukta
yuvarlanmalar, düşüşler, kayıp gitmeler. Gökyüzünün altında yeni bir şey
olmayabilir evet. Yine de yeni olan tüm bunları benim yaşamamdır. Benim başımın
nasıl döndüğü, benim boşlukta nasıl yuvarlandığım, benim kayıp gitmelerimde
nelerin üzerinden geçerek atladığımdır. Kısacası bu benim yolculuğumdur.
Binilecek araç gecikebilir, arıza yapabilir, araç bulunamayıp yola araçsız
devam etmek gerekebilir. Yürümekten yorgun düştüğünde yorgunluk senin
yorgunluğundur, yaşanmışlık hissiyle beraber gelir ve eğer istersen seni
yeniden harekete geçirir. Yenilenme hissiyle çıktığın dipten sonra bu sefer
sağlam bir araç da karşına çıkabilir ve sen sürekli ertelediğin isteğini
gerçekleştirmede birden bire hızlanabilirsin. Gücünü ve zayıflığını sadece
kendinden aldığını anladığında kaldığın yerden devam edebilmek için tek gerçek nedeni
de bulmuşsun demektir. İşin sırrı belki de sadece budur.
Olmasını gerçekten
yürekten istediğin ancak bir türlü gerçekleşmeyen şeyler için defalarca
uğraşmaya değerdir. Bunlar hayallerindir.
Yoluna devam et! Yeter ki hayallerin
olsun.