Konuk Yazar
29 Nisan 2017
Özlem Küçük
Sahanın en talihsiz adamları kaleciler ve hakemlerdir. Her ne
şartta olursa olsun kalecilerin bir takımın üyesi olduğunu ve yalnız olmadığını
düşünürsek hakemler günah keçileridir. Çocukluk yıllarımın meşhur
tezahüratıdır: Hakeme gözlük, eline sözlük. Sonraki yıllarda hem bunun
devamının hem de hakem hakkında yapılan diğer tezahüratların bu kadar masum
olmadığını gördük.
Saha içinde “Siz hepiniz
ben tek” durumunda çalışan hakemin yapması gereken her şey “zaten”dir. Zaten
görmesi, zaten çalması, zaten bitirmesi, zaten atması, zaten göstermesi
gerekiyordur. Oldu da görmedi diyelim, vay haline!
Önce hemen “Yeter Yıldırım
Demirören” diye şikayet, ıslıklamalar, maç sonrası hocaların, başkanların ve
hatta televizyon yorumcularının iğneleme ve hakaretleri…
Rıdvan Dilmen’in
“hakem hatalarına yayın yetmez” demesi konuyu biraz özetlese de birkaç yıl önce
hakem Deniz Çoban’ın maç sonrasında yayına çıkıp verdiği yanlış karar için özür
dilediğinde hakkında söylenenler konunun vahametini göz önüne sermişti. İlk kez
bir hakem çıkıp yanlış karar verdiğini itiraf ediyordu ve bunun üzerine Erman
Toroğlu “Deniz Çoban gidip çobanlık yapsın.” dedi. Engin Verel “Saç
ektireceğine göz doktoruna gitseydi.” diye ekledi.
Yıllar içinde hakem hatalarını minimuma düşürmek adına çeşitli
uygulamalar yapıldı. Çizgi hakemi uygulaması denendi mesela. Altıncı hakem
olarak oyuna katılan bu hakemin yararlı olacağı sanılsa da olmadı, kaldırıldı.
Hatta dünyada bu uygulama elektronik olarak da yapıldı. Profesyonel hakemliğe
geçilmesinde bile hakemlerin işlerine odaklanmasını sağlamak ve verilecek
eğitimlerle hakem hatalarının önüne geçmek vardı. Ama hatasız kul olmaz, hakem
hataları devam etti. Onlar hata yaptı, biz tartıştık; onlar hata yapmadı, biz
yaptıklarını sandık yine tartıştık.
Dünya futbolu her ne kadar
hataları sıfırlamak istese de bunun en garanti yolu olan teknoloji kullanımına
hep mesafeli yaklaştı. Futbolun teknolojiden yararlanması gerektiği hep
tartışılsa da genel kanı teknolojisinin bu büyülü oyunun doğallığını
kaybettireceği yönündeydi. Çoğu futbola damı teknolojik uygulamaların oyunun
akıcılığına ve heyecanına sekte vuracağını söyledi.Sonunda geçtiğimiz günlerde
FIFA da süngüsünü düşürdü ve ilk kez bir maçta VAR (Video Assistant Referees)
uygulaması denendi. Dilimize “Video Hakem” olarak geçen bu uygulamada hakem
gerek gördüğü anlarda video görüntülere başvurup karar tazeleyebilecekti.
İspanya – Fransa arasında oynanan hazırlık maçında Griezmann topu İspanya
ağlarına gönderdi. Fakat gol sevinci hakemin golü iptal etmesiyle yarım kaldı.
Video hakemden gelen uyarıyla maç 0 – 0 devam etti. Maçın ikinci yarısında
Gerard Deulofeu’nun Fransa ağlarına gönderdiği topa yardımcı hakem ofsayt
bayrağı kaldırsa da video hakem golü verdi. Böylece İspanya belki de 1 – 0
yenileceği maçı 2 – 0 galibiyetle kapadı. Maç sonrası Mbappé kararların
aleyhlerine olsa da adaleti sağladığını açıkladı.Futbol izleyicisi adına çok ilginç
ve tarihi anlardı. Uygulama gelirse hakeme itiraz da tarihe mi karışacak diye
düşündürdü.
Video Hakem uygulaması
oldukça maliyetli olduğundan ülkemize ne zaman gelir bilinmez. Fakat
eleştiremediğimiz, küfür edemediğimiz, TYF’ye şikayet edemediğimiz bir hakem
ister miyiz emin değilim. Gerçi bizde bu azim varken “hakeme format”
tezahüratlarının edilmesi kuvvetle muhtemel.